Bilgi Notu
Sigmund Weinberg tarafından ilk yerleşik sinema 1908 yılında kurulmuştur. 1916 yılında Belediye Sineması, 1918 yılında Amfi (Amphi) Sineması, 1924 yılında Asteri Sineması ve 1941 yılında Ses Sineması olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise TRT Binası olarak kullanılmaktadır. Cinéma Théâtre Pathé Fréres adlı şirketin Dünya’da birçok yerde sinema salonları açmış, İstanbul’da da açarak sinema zincirlerini büyütmüşlerdir. Konum olarak Beyoğlu’nda yapı araştırması yaptıktan sonra bulunan yapıyı teknolojik açıdan yeterli bir hale getirmek için tadilatlar yapılmıştır.
Bilgi Notu
1908 yılında Suriye asıllı Hasan Halbuni Paşa ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Abud Paşa tarafından Mimar Demtre Th. Bassiladis’ e yaptırılmıştır. Yapıda Neoklasik Üslup kullanılmıştır. Yapının üst katı konut, alt katı ise çarşı olarak kullanılmıştır. Yapı da elektrik ve hava gazı kullanımı, çift asansörün kullanımı, alt çarşı üst katlar konut olarak kullanılması, Türkiye’nin ilk sinemasının açılması açısından oldukça ilklere sahip bir yapıdır. Apoyevmatini Rum gazetesi 1925 yılı sonrası bu yapıda yayımlanmaya başlamıştır.
Bilgi Notu
Apollon Sineması 1913’de kurulmuştur. İlk açıldığında ‘Union’ adıyla açılmış olup 1919’da Apollon Sineması ismini almıştır. Yapı üç katlı olup, birkaç basamak ile yapıya girilir ve yine basamaklarla salona ulaşılmaktadır. Dikdörtgen planlı salona sahip olup, balkonu vardır. Cumhuriyetin ilanı ile Yahudi Cemaati yapıyı önce kiralamış sonra satın alarak 18 Mart 1923’te Knesset Sinagogu olarak hizmete açılmıştır. Cemaatinin azalması nedeniyle 1982 yılında bir spor kulübüne verilerek spor salonu olarak kullanılmaya başlanılmıştır.
Bilgi Notu
Alkazar Sinemasının yer aldığı yapının inşa edildiği tarih tam olarak bilinmemekte ve 1918-1920 yılları arasında inşa edildiği düşünülmektedir. Safvet ve Naci Beyler tarafından işletmesi alınarak önce Cine Salon Electra adında hizmete açılmıştır. 1925 yılında ise Alkazar ismini almaktadır. İşletmecisi devamlı el değiştirmiş ve 1955-1956 yıllarında yapının Doğubank’a ait olduğu bilinmekte olup yapı dört katlı yığma, giriş kapısı koridora açılarak bu koridorun sonunda sinema salonu yer almaktadır. Fuaye ve sinema salonu yapının giriş katında yer almaktadır.
Bilgi Notu
1914-1950 yılları arasında faaliyet gösteren Cine Palas Sineması Sigmund Weinberg tarafından kurulmuştur. Şık Sinema ve Aynalı Sinema olarak da anılmaktadır. Bu dönemlerde 125 kapasiteli tek sinema olarak faaliyet göstermiş zaman içerisinde 300 kapasiteye kadar çıkarılmıştır. Giriş holünde tek parça aynası bulunması sebebiyle aynalı ismini almış, yapının parter anfi şeklinde duvarları, kadife koltukları, kalın kadife perdesi havalandırmanın, aydınlatmanın iyi derecede kullanıldığı bir salon olarak faaliyet göstermiştir. Enver Paşa gibi devletin önde gelen isimleri bu salonda film izlemişler (Scognamillo,1991). Günümüzde Akbank Sanat Merkezi olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
1914 yılında faaliyete başlayan salon günümüzde Demirören AVM bloğunun konumunda yer almıştır. O dönemler Saray Muhallebicisi, Saray Sineması ve Lüks Sineması yanyana konumlanmıştır. Bu konumda 1875 yılında Varyete, Verdi ve Odeon Tiyatro isimleri ile 33 yıl etkinliklere devam edilmiştir. 1914 yılında bu salon sinemaya dönüştürülerek Eclair ismini almıştır. Burada yer alan Luxembourg oteli çok yıpranmış ve yerine Deveaux Apartmanı inşa edilmiştir. Pathe, Gaumont ve Fransız film şirketlerinin gösterileri izlenilmektedir. 1960 yılında ise sinema kapanmıştır.
Bilgi Notu
Yapı 1840 yılında Passage Oriental (Şark Aynalı Pasaj) olarak faaliyet göstermiştir. İstanbul’un en eski tiyatrolarından Fransız Tiyatrosu bu parselde yer almaktadır (Üsdiken, 1991). 1862 yılında Cristal Tiyatrosu açılmış ve 1906 yılına kadar faaliyet göstermiştir. Salon İtalyan opera planından esinlenilerek yapıldığı bir at nalı formunda altı katlı olan yapı her katında sekizer kişilik toplamda yirmi altı loca yer almaktadır. Geniş parteri bulunan kabartma altın ve nar rengi kadife ile dekore edilmiştir (And, 1994). 1922 yılında mülkiyeti Said Adapazarlı ’ya geçen yapının mimari bilinmemektedir. Türkiye’nin ilk betonarme yapılarından biridir. Yapı hem pasaj hem de Elhamra sineması olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Sinema salonu Mimar Jean Barborini tarafından tasarlanmış olup, yirmi bir locası, yüz meşin koltuğu, ikiyüz balkon koltuğu ve bir orkestrası bulunmaktaydı. Elhamra sinemasının popülerliğinin Atatürk’ün bu salonda film izlemesidir. Atatürk 3.12.1930 tarihinde Kız kardeşi Makbule Hanım, Afet İnan, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve yaverleri ile birlikte ‘Ankara Belgeseli’ ve ‘Batı Cephesinde Bir şey yok’ filmlerini bu salonda izler. 23.02.1932 tarihinde ise ‘Kongre Eğleniyor’ operetini izler (Alper, 2015). Türkiye’nin 1930’lu yıllarda siyasi, kültürel ve ekonomik yapısında ciddi değişikliklere gidildi ve bu tarihlerde yabancı isimleri olan sinemaların Türkçe isimle değiştirilmesi gerçekleşir. 1936 yılında Elhamra Sinema ismi de ‘Sakarya Sineması’ olarak değiştirilir. 1941 de tekrardan Elhamra ismine dönülür. Salon 1962 yılında tiyatroya dönüştürülür (Gökmen, 1989). 1999 yılında geçirdiği yangın sonucunda tamamen yok olur (Atalay,1999). Günümüzde sinema işlevini kaybeden yapı, pasaj olarak faaliyet göstermektedir.
Bilgi Notu
1882 yılında inşa edilen yapı Cercle d’Orient binasının Mimarı Alexandre Vallaury’in imzasını taşımaktadır. Yapı ilk kez ‘‘Club des Chasseurs de Constantinople” (İstanbul Avcılar Kulübü) olarak kullanılmış daha sonra 1910 yılında ‘‘Skating Palace’’ eğlence merkezi olarak kullanılmıştır. 1918 yılında yapı yıkılarak yerine ‘Yeni Tiyatro’ yapısı inşa edilir. 1924 yılında ise Mimar yılında Mimar Rafael Alguadiş tarafından inşa edilen ve Melek Sineması adıyla açılmıştır. Emek Sineması, Rüya Sineması ve İpek Sinemasının yer aldığı Cercle d’Orient ‘Bakanlar Kurulu’nun’ kararı ile Emekli Sandığı’na devredilir ve 2009 yılında Emek Sineması tamamen kapatılmıştır ve 2013 yılında yıkılmıştır. Bu yapı adası Grand Pera adı ile 2016 yılında faaliyet göstermeye başlar ve yapının beşinci katına Emek Sineması olarak kullanılır.
Bilgi Notu
Etoile Sineması olarak 1920’de faaliyet gösteren yapı 1933 yılında Yıldız Sineması olarak etmiştir. Mimari Vedat Tek olan yapı üç katlı ve sağır cepheli olarak tasarlanmıştır.
Bilgi Notu
Büyük Pera Yangını (1870) sonrası Köçeoğlu ailesi tarafından (Banker Agop Köçeyan) dört katlı kışlık konut olarak kullanmak üzere yapı yapılır. İstiklal Caddesi tarafında yer alan cephe neo-rönesans üslubun izlerini yansıtır. İstiklal Caddesi cephesi olan yapı 1848 yılında tadilat geçirir ve diğer sokağa bakan tarafa üç katlı kâgir başka bir blok eklenmiştir. Bu blok Atlas sineması olarak kullanılmıştır. Birbirine bağlanan yapı lineer plan tipli koridoru ile geçit hissi uyandırsa da pasaj olarak kullanılmıştır. Pasajın dükkânlarında oldukça lüks hediyelik eşyalar satılmış. Pasaj tiyatro ve sinemanın giriş çıkışları ile sona ermekteydi. İstanbul’un o dönemlerde yeni entellektüel takımın kullandığı pasajın sol tarafında yer alan Kulis Avrupai anlamında bir bar yer almaktaydı (Cezar,1991). Sinema 1700 kişiyi ağırlamakta ve sinemaya parter, parter localara ayrı kapılardan girildiğinde balkon ve yan balkonlara merdiven olarak çıkıldığından bahsedilmektedir (Üsdiken,1999). 1980'li yıllarda yapı antikacılar çarşısına dönüşerek sinema bölümü günümüzde Atlas Sineması olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
1910 yılında gösterime başlayan salon, Belçika firmasına aittir. Bu salonda gösterimler ilk olarak savaş filmleridir. Alman, Avusturya ve Türk Merkez Ordu Sinema Dairesinin ekipmanları ile çekilmiş ve burada gösterimde olan filmlerdir. Beklentileri maddi olarak tam karşılayamayan salon firma tarafından kapatılmıştır.
Bilgi Notu
1913 yılında Beyoğlu’nun en eski sinemaları arasında yerini almaktadır. Gaumont Sineması olarak gösterime başlayan salon 1914 yılında Luxembourg 1920 yılında Glorya (Gloria) 1930 yılında ise Saray Sineması olarak kullanılmıştır.
Bilgi Notu
Yapının özgün hali ahşaptır. Girişi Halep Pasajı’nın içindendir. 1899’da bazı değişiklikler yapılmıştır. Tavan yükseltilmiş ve pencereler açılmıştır. 1904’te geçirdiği yangın sonucu hasar görmüştür ve yerine bugünkü bina yapılmıştır. Sahne boyutu 9.60x6.90 metredir. Parter ise 19,40 metre uzunluğundadır. Salonun toplam yüksekliği 7,55 metredir. Fuayenin iki tarafından localara ve balkonlara çıkış verilmiştir. Günümüzde ışık odasının olduğu yerde eskiden padişah locası bulunmaktaydı. Halep pasajı arkasında yer alan boşlukta Mimar Campanaki tarafından yapılmış ahşap binadır. Bu yapının benzeri Dünya da sadece 10 tanedir. Pasajın içinden geçerek salona ulaşılmaktadır. Önce bu yapı Cirque d Pera (Pera Sirki) hizmet vermiş daha sonra mimari değişiklikler yapılarak sirki opera ve tiyatro mekanına dönüştürmüşlerdir.1889 yılında yapının tavanı yükseltilip, geniş pencereler açılmıştır. ''Dev Sinematograf'' sistemi bu mekânda film gösterimleri gerçekleşmiştir. ''Eldorado''- ''Verdi Tiyatrosu'' ve ''Odeon Tiyatrosu'' adlarını almıştır. ''Eclair Sineması'' ve ''Şık Sineması'' olarak kullanılmıştır. 1911 yılında ''İdeal Sineması'', 1915'de '' Royal Sineması, 1920 'de Varyete Tiyatrosu olarak hizmet vermiştir. Varyete tiyatrosu birçok ülkeden, özellikle de Fransa ve Yunanistan'dan gelen sanatçılara ve eserlerine ev sahipliği yaptı." 1942’de Tepebaşı’ndan buraya taşınan Ses Sineması’ndan almıştır. Toplamda 87 yıl tiyatro olarak kullanılmıştır. Ses Tiyatrosu’nun önemli özelliklerinden biri, bir asrı aşkın süre boyunca ayakta kalmış olmasının yanında, Hünkâr locası bulunan çok az sayıda tarihi binadan biri de olmasıdır. Ses Tiyatrosu bu açıdan dünyadaki 8 örnekten biri olarak kabul edilmektedir. 1962 senesinde Haldun Dormen tiyatroyu devralmıştır ve sahneye kendi adını vermiştir. Yapı Dormen Tiyatrosu’na dönüştürülmeden önce, alt kattaki arka localar yıkılıp, iç fuaye de salona eklendiğinden akustik yok olmuştu. Süslü ve altın yaldız olması gereken kabartmalar pembe bir badanayla örtülmüştü. Koltukların durumu ise çok kötüydü. Haldun Dormen burayı kiralayarak onarmıştır. 1972 yılında Dormen Tiyatrosu'nun kapanışı ile birlikte, salon sinemaya çevrilmiştir. (Akçura, 1994, s.539) Salonun yeniden tiyatroya dönüştürülmesi ise 1989 yılında Ferhan Şensoy Orta Oyuncular topluluğunun kiralaması ile gerçekleşmiştir. Ferhan Şensoy aslına uygun bir restorasyon uygulamıştır. Tiyatroya Halep çarşısı içinden girilebilmesi için, çarşıdan iki dükkân kiralanarak buradaki eski kapı yeniden açılmıştır. Artık yıkılma noktasına gelen çatı yeniden yapılmış, tüm koltuklar ve localar kadifeyle kaplanmıştır. (Akçura, 1994, s.539)
Bilgi Notu
1914 yılında yapı inşa edilmiştir. Yapının yerinde daha önce Hacı Hristo’nun yönettiği Yunan- Fransız Lisesi yer almaktadır. Daha sonra Mimarı Giolio Mongeri tarafından ilk defa sinema yapısı olarak tasarlanan bina Cine Magic olarak 1920’de faaliyete başlamıştır. Bu mekânda orkestra eşliğinde sessiz filmler izlenilmiştir. Sarıcazade Ragıp Paşa sinemanın ilk sahibidir. Magic Sineması ‘Doğunun en büyük ve en lüks salonu’ olarak ifade edilmiştir. Yapı Türk Sineması 1944, Yeni Taksim Sineması 1946, Venüs Sineması 1964 yıllarında farklı isimlerle faaliyet göstermiştir.
Bilgi Notu
Kültürel ve politik sebeplerle Osmanlı-Rus Hükümetleri arasındaki ilişki ayrı bir öneme sahiptir. Ortodoks mezhebinden olmamaları Rusya’nın ticaret anlamında Avrupa ile ilişkileri oldukça zayıf olmuştur. Avrupa’da Rönesans’ın başlaması Rusya’nın sürekli Tatar hücumlarına maruz kalması ilişkileri daha da zayıflatmıştır. Bu nedenle Rusya ticaretini Osmanlı ile iyi ilişkiler kurarak yapmayı tercih etmiştir. 1462-1505 yıllarına dayanan diplomatik siyasi ilişkiler elçilik binası geç yıllar da inşa edilmiştir. Michail Andreeviç Plesceev Osmanlı İmparatorluğu’nda Rus elçisi olarak görev yapmıştır. Rus elçiliği kurulmasının ilk adımı 1699-1700 yıllarında Yemelyan Ukraintzow’un İstanbul’a gelişi ile atılmıştır. 1774 yılında Osmanlı- Rus arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra İstanbul’da Rus elçileri sürekli kalmaya başlamışlardır (İrez, F. & Aksu, H., 1992, syf:13). Elçilik işlemleri 19. YY başlarında önce ahşap bir konakta daha sonra Narmanlı Han’da hizmet vermiştir. 1833 yılında Mimar Gaspare Fossati proje çalışmalarına başlamış ve 1836- 1837 yılları arasında projeleri tamamlamıştır. Yapıda yer alana bütün dekorasyon malzemeleri ve kullanılan mermerler İtalya’dan getirtilmiştir. 1842 yılında sarayın çatısı kapatılarak 1845 yılında yapı tamamlanmıştır. Mimar Fossati yapının düzenli bakımından sorumlu olmuştur. Büyük hacimlerin birbirlerine geçmeli süslü salonlardan oluşan anıtsal merdivenlerin kuzey aksındaki giriş salonunun güneyindeki mekânda kolonad ile ayrılmıştır. Boğaz manzaralı iki adet büyük kütleden oluşmuş ve iyonik kolonlu camekânla kapatılan büyük bir kış galeri alanı yer almaktadır. Bu iki kütle üç kat yüksekliğinde fakat eğimden dolayı dört kata yükselmiştir. İki kütlenin orta bölümü iki kattan oluşmuş olup simetri aksı oluşturmaktadır. Yapı içerisinde yer alan anıtsal merdiven zemin kata tek kollu, birinci kata çift kollu olarak devam etmektedir. St. Petersburg Salonu birinci katta, orta bölümde yapının gözde mekanlarından biridir. Doğu- batı eksenin üzerinde yan kanatlarda günümüzde toplantı salonu olarak kullanılan salon geçmişte balo salonu olarak kullanıldığı düşünülmektedir (Can, C.1994, syf. 368, 369). Yapıda yer alan ‘‘kırmızı salon’’ planın kuzey-güney ekseninde diğer salonlara göre daha küçük ve toplantı salonu olarak kullanılmaktadır. Kuzey kütlesinde yer alan giriş cephesi geri çekilmeler ile boğaz cephesinde bulunan iyonik başlıklı kolonlar ile çevrili camekanlı kış galeri olarak tasarlanmıştır. Güney kütlesinde dikdörtgen planlı ahşap ikonostasisli şapel birinci katta yer almakta olup, Bolşevik Devrimin ile kapatılmış bu alana sinema salonu yapılmıştır. Rusya’nın çalkantılı dönemlerinden biri olarak bilinen Bolşevik Devrimi ile kapatılmış ye bu alana sinema salonu yapılmıştır. Zemin kat pencereleri yuvarlak kemerlidir. Birinci katta yer alan dikdörtgen formlu pencereler üzerlerinde yarım daire şeklinde hafifletme kemer aynaları madalyonlarla bezelidir. Cephede ikinci kat pencereler ise dikdörtgen formlu eşit aralıklı dizilmiş olup pencere olmayan mekanlarda söve şeklinde devam etmiştir. Cephede bulunan silmeler zemin kat ve birinci katta sade bir üslup, ikinci katta girland sıralarıyla bezenmiştir. Cephe genel olarak Neoklasik üslup ile tasarlanmıştır. 1850’lilerden itibaren Rus Ampir üslubu ile yorumlanabilmektedir.
Bilgi Notu
Pera Bölgesi'ndeki sefaret sarayları içinde tarihi en eski ve en büyük yapılardan biridir. Bu alanda daha önce Osmanlı astronomu Takiyeddin’in rasathanesinin yer aldığı belirtilmiştir. Rasathane 1580 yılında veba salgınları sebebiyle uğursuz bir yapı olarak görüp III. Murat yıktırmıştır (Selçuk, 2009, s. 49). Fransız Sarayı, Fransız Anadolu Araştırma Enstitüsü eski tercüman binası, Saint Louis Fransız Kilisesi ve Manastırı elçiliğin bahçesinde yer alan yapılardır. Ayrıca elçiliğe bağlı olan Fransız Kapitülasyon Mahkemesi Tomtom Sokak üzerinde yer almaktadır. Yapı çeşitli yangınlar geçirmiş olup 1721’de Fransa Hükümeti kralın baş mimari olarak görev yapan Robert de Cotte’un öğrencisi Pierre Vigné de Vigny’yi elçilik konutunu tekrardan inşa etmesi için görevlendirmiştir. Rölöveler hazırlanarak işe başlayan Vigny, mevcut durumu gösteren çizimlere göre eğimi dört kademede teraslayarak üst teras bir sokak ile İstiklal Caddesine bağlanmıştır (Casa, 1995, s. 23). Günümüzde yer alan Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün yer aldığı üst avlu Saray’ın giriş avlusunda inşa edilmiştir. ‘‘Alaturka’’ anlayışı ile asıl büyükelçilik tasarlanmıştır (Casa, 1995, s. 24-25). Dikdörtgen planlı, geniş saçaklı, üç katlı ahşap bir yapı olarak Osmanlı sivil mimarisine referans alarak tasarlanmıştır. Ahırlar ve şarap mahzeni yapının giriş katında yer alırken resmi bürolar birinci katında yer almaktadır. Elçinin yer aldığı kat ise sofa işlevine sahip, ahşap kubbeli uzun bir mekân ve bu mekâna bağlı kabul ve yemek salonları yer almaktadır (Tibet, 1994, s. 331). İyon düzeninde gömme ayaklarla bezenmiş cephe tasarımı olan yapı, önünde revakın bulunduğu, dikdörtgen planlı, neoklasik üslupta 1774-1777 yılları arasında ‘alafranga’ yaklaşımı ile yeni bir bina tasarlanmıştır (Tibet, 1995, s. 332). Sultan II. Mahmud döneminde 1839 yılında günümüze ulaşan yapıyı Fransa Kralı I. Louis- Philippe’nin sefiri Baron Roussin temelini atmış olup mimari Parisli Laurécisque’dir. Mimarın İstanbul’da tanınmış tek yapısıdır. 1847 yıllarının sonunda inşaat tamamlanmıştır (Casa, 1995, s. 35-37). Yapı daha önce tercih edilmeyen süsleme örneklerine sahiptir. ‘‘Galya Horosu’’ arması ve “Legion d’honneure” nişanı ile sütunlu girişin her iki tarafında yer alan I.François ve IV.Henri’nin büstleri, desen ve kompozisyon açısından eklektisist varlığını ortaya koymaktadır. Bezemelerde çok fazla haç kullanılmıştır. Cephesinde ‘LP’ harfleri Kral Louis- Philippe döneminde yapıldığını vurgular (Cezar, 1991, s. 40). Bekleme salonu, oturma odası, müzik salonu, yemek odası ve bilardo salonu ve büyük resepsiyon salonu zemin katta yer almaktadır. Sekreterler, emir erleri, doktorlar, ataşeler ve tercümanlar birinci katta yer almaktadır. Elçi ve eşinin konutları, diplomatik konuk odaları ikinci katta bulunmaktadır. Üst kat için planlana hizmetçi odaları ve depolar inşa edilmemiştir (Casa, 1995, s. 39-42). Günümüzde Polonya Sokağı’na bakan cephe yapının ana girişi olarak kullanılmaktadır. Yarım daire formunda üstte bir alınlık eklenmiş olup yan kanatlardaki üçgen alınlıklar kaldırılmıştır. Sadece güney cephesinde üzerlerinde ‘LP’ harflerinin yer aldığı alınlıklar korunmuştur. Art Nouveau stilinde dövme demirden bir sundurma ve apliklerle giriş kapısı asma dalı formunda parmaklıklarla bezenmiştir (Casa, 1995, s. 48-49).
Bilgi Notu
İngiltere Elçilik Binası inşasından günümüze kadar geçen sürede “Pera House” olarak da bilinmektedir. Osmanlı Hükümeti Fransızları Mısır’dan çıkarmak için İngiliz yardımı almıştır ve bu sebeple Pera’da geniş bir arazi İngiltere Elçiliği’ne hediye edilmiştir. Arazi içerisinde yer alan küçük ahşap yapılar yıkılarak yeni sahiplerine devredilir. Ayrıca bu arazinin içerisinde 1692-1697 yılları arasında yapılan bir kilise yer almaktadır. Anglikan Şapeli ya da Sainte Helena Şapeli olarak anılan kilise günümüzde hala işlevini devam ettirmektedir (Emiroğlu, M. 2000). Lord Elgin dönemin elçisi olarak bu arazi içine elçilik binasını yaptırır ve çevre duvarlarını yükselttirir (Altıntaş, Z. 1987). Yapı üç katlı dikdörtgen planlı cepheye yansıyan yarım daire şeklinde bir çıkma çatı katı diğer katlardan küçük ve geriye çekilmiş bir köşk şeklinde hizmet vermiştir. Elçilik binası belirli dönemlerde yangın geçirmiş olup 1831 yangının da tamamen yanmıştır. 1847- 1848 yıllarında yapı yeniden inşa edilmiştir. İnşa edilen yapı Grek tarzı ve klasik yaklaşımdan uzak İngiliz-İtalyan tarzı uygulanarak tasarlanmıştır. 1870 yılında gerçekleşen yangında büyük hasar gören yapı 1872- 1873 yıllarında detaylı bir restorasyon süreci geçirmiştir. Bu restorasyon çalışmasın İstanbul doğumlu İtalyan asıllı Levanten mimar Giorgia Stampa ve İtalyan asıllı dekoratör ressam Leone Luigi gerçekleştirmiştir (Can, C. 1993). Yapı dikdörtgen planlı olup kısa cephesinin merkezinde yer alan merdiven, Korint sütun başlıklar ve koridorlar dikkat çekmektedir. Üç katlı bir yapı zemin ve üst kat yüksekliği eşit olup ikinci kat yüksekliği biraz basıktır. Kuzey cephesinde yuvarlak kemerli giriş kapısı vardır. Binanın birinci katında dikdörtgen pencerelerin üzerlerinde bir üçgen, bir yuvarlak formda alınlıklar sırayla dizilmiştir. Pencerelerin altında ise balkonetler yapının merkezinde yer alan giriş kapısı üzerinde çıkma yapılarak balkona dönüştürülmüştür. Cephede ikinci kat pencereleri ise diğer katlara oranla küçük ebatlarda üzerlerinde düz kornişler ile süslemeler yer almaktadır. Yapının giriş cephesi ile doğu cephesi benzerlik göstermekte fakat tek farkı bu cephede bulunan merdivenden dolayı birinci kat hizasında üç adet yuvarlak kemerli ve plastrlı sahanlık pencereler bulunmaktadır. Batı cephesinde benzer özellikler bulunmakta ve zemin kat ortasında geniş çıkma birinci katta balkon ile biterek cephe hareketliliği sağlanmıştır. Güney cephesi merdivenler dışında kuzey cephesinin aynı özellikleri ile tasarlanmıştır. Cam kaplı Palm Court yapının önemli mekanlarından biridir. Binaya güney cephesinden girildiğinde tonozlu bir geçitin ardından avluya erişim sağlanmaktadır. Avlu zemin katta kademeli yuvarlak kemerli kapılar, birinci katta yuvarlak kemerli dikdörtgen formda pencereler ve ikinci katta yuvarlak kemerli daha küçük pencereler ile çevrelenmektedir. Avluda üst örtü olarak demir-cam strüktürlü bir örtü sistemi kullanılmıştır. Avlunun batısında bulunan merdiven girişte tek kollu orta sahanlıktan itibaren çift kollu olarak tasarlanmıştır. Merdivenlerde mermer malzemenin çeşitli tonları bir arada kullanılmış olup, altın yaldızlarla süslenmiştir (Özgüven, B. 1994).
Bilgi Notu
Osmanlı topraklarında ilk elçilik binası açan Hollandalılar İstanbul’daki Hollanda Sarayı Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın eski mülklerinden biridir. (Duruduğan, 1998, syf 134). Yapının iki girişi bulunmaktadır. Ana giriş olarak kullanılan İstiklal Caddesi üzerinde ve ikinci giriş Postacılar Sokağı üzerindedir. Yapının yer aldığı arazi içerisinde Hollanda Kilisesi bulunmaktadır. Hollanda ile Bâb-ı Âli arasındaki diplomatik ilişkiler Cornelis Haga Hollanda diplomatik temsilcisinin İstanbul’a gelmesi ile farklı bir boyut kazanır. Hollanda Parlamentosu 1611’de İstanbul’a gelerek Sultan’dan hukuki, mali ve ticari üstünlükler sağlayacak e serbest ticaret yapılmasına imkân sağlamaları için kapitülasyonları elde etmenin yollarını aramak istemesi üzerine temsilci olarak Cornelis Haga İstanbul’a gönderilmiştir. Kapitülasyonlarla istenenlerin elde edilerek elçinin görevi kendisinin ülkeden ayrılması durumunda kapitülasyonların geçersiz sayılacağı üzerine kalıcı bir hal almıştır (Hoenkamp- Mazgon, 2009, syf:21- 26). 1863 yıllarında Jhr, M. J. L. J. H. A. Heldewier’in elçiliği döneminde yapı deprem görmüş ve 1873 yıllarında hasarlar giderilmeye çalışılmıştır. Bu yıllarda yapıya ait tüm onarımlar mimar Barborini yönetiminde gerçekleştirilmiştir (Hoenkamp-Mazgon, 2009, syf:115- 116). 1884 yılına kadar yapılan bütün onarım çalışmaları ekonomik destek olmadan kendi yöntem ve bütçeleri ile geçici çözümler üretmişlerdir. Jhr.Dirk A. W. van Tets van Goudriaan elçilik görevine getirilmiş ve yapıyı çok kötü durumda bulmuştur. Van Tets durumu Almanya’ya bildirerek Lahey’den maddi destek almıştır. Théocharis Georges Vassiliades adında bir mimar- müteahhitle anlaşarak yapının üst katta arkada bulunan ve kalaslarla eğreti bir biçimde kapatılmış olan balkon sağlamlaştırılmıştır. Arazi içerisinde yer alan tercümanlık yapısı ve kilisenin dış cephesi 1885- 1888 yılları arasında onarılmıştır. Tekrardan Lahey ile görüşen elçi bu sefer ana bina için bütçe talebinde bulunmuştur. Yapının çatısının orijinalinde ağırlığı dış duvarlar yerine iç duvarlara yüklenmiş ve bu durum taşıyıcı açısından riskli olup içeriye de yağmur suyu birikmiştir. 1891- 1896 yılları arasında ’de Lahey’e mevcut durum çizimlerinin gönderilmesiyle yapı orijinal halini koruyarak restorasyon geçirmiştir (Hoenkamp- Mazgon, 2009, syf. 120- 122). Hollanda Sarayı’nın bir kısmı 1905 yılında İstiklal Caddesi’nin yapılarının belirlenen hizaya geri çekilmesi ile bir kısmı istimlak edilmiştir. İstimlak ile gelen bütçe 107’de Vassiliades tarafından tasarlanan günümüzde kullanılan kapı tasarlanmış ve uygulanmıştır (Hoenkamp- Mazgan, 2009, syf. 123- 124). 1923 Cumhuriyet’in ilanı ile elçilikler Ankara’ya taşınmış olup, sarayın satışı söz konusu olmuştur. 1949 yılında bu düşünceden vazgeçerek yapı 1950’ de onarıma girmiş ve iki ayrı daireye bölünmüştür. Binanın üst katı başkonsolosun konutu olarak kullanılan, sarayın kabul alanı ise geçici kullanım için büyükelçiye ayrılmıştır (Hoenkamp- Mazgon, 2009, syf. 131-133).
Bilgi Notu
İsveç Devleti'nin yurt dışında bulunan en eski elçilik binasıdır. Bu yapının özelliği İsveç arazisi üzerinde yer alan ilk İsveç Elçiliği binası olarak inşa edilmiştir. Celsing’lerin mülkiyetinde 1872 yılına kadar görünmüştür. Arazi alındığında üzerinde saray ve simetrik kanatları yer alan bir köşk yer almaktadır. Carl Gusaf König 1802 yılı büyükelçi olarak 1791-1805 yıllarında yapının barok üslubu cephesi tamamen yıkılarak neo klasik üslupta üçgen alınlıklı olarak yeniden inşa edilmiştir. 1787,1808 ve 1811 yıllarında yapı yangınlardan oldukça büyük hasarlar görmüştür. 1811 yılında paskalya kutlamalarında Kutsal Cuma gecesi çıkan yangında saray tamamen yanmış ve o dönemde İtalyan mimar Peverata, yeni elçilik yapısı için neoklasik üslupta üçgen alınlıklı, korent başlıklı sütunlu bir giriş projesi hazırlanmış fakat İsveç hükümeti tarafından kabul edilmemiştir. Peverata Arazi içerisinde yer alan köşkü neo klasik üslupta onarmış ve dönemin elçisi Palin ailesi ile beraber buraya yerleşmişlerdir (Altıntaş, Z. s:145-147). Boğaz manzarasından hiç yararlanılmamış olan bu yapı bu sebepten dikkat çekmektedir. Balo salonları ve kabul salonları giriş cephesine bakmaktadır. Sadece küçük bir balkon deniz cephesinde yer almaktadır. Bu planlamanın ya mimarın tasarım sürecinde manzarayı dikkate almaması veya 1840’larda deniz yönünde aşağı kotlarda Türk evlerinin bu manzaraya engel olması düşünülmektedir. Yapıda odalar bir orantıya sahiptir. Balo salonu tavanları altın yaldızlı, altın yaldızlı aynalar kullanılarak altında iki mermer şömine yer almaktadır. Desenli ahşap parkeler salonların döşemelerinde kullanılmıştır. Barok üslupta büyük maun şifonyerlerin barok üslupta tasarlanıp balo salonunda kullanılmıştır. Balo salonunda toplantılar seminerler yapılmaktadır. Bu salona çift kanatlı geniş bir kapıyla girilerek İskandinav Yemek odasına geçilmektedir. Gustav tarzı avize, uzun abanoz yemek masası, mermer şöminesi ile İsveç malikânesini andırmaktadır. Yapının cepheleri Mimar Pulgher tarafından İtalyan geç Rönesans üslubu ile tasarlanmıştır. Birbiri üzerine oturtulmadan örülmüş yapay taş ile kaplanmış zemin kat cephesi yer almaktadır. Bu katta iki kat aslan sarısı renkli sıvası III. Gustav üslubundadır. Yapı boyut açısından orantılıdır. Sadeliği ve boyutsal bir dengesi ile davetler ve ikametgâh olarak yeterince büyüktür. Gösterişli merdiveni deniz cephesinde pencereler altında yer alan frizleri, köşe taşları ile Roma dışında Tivoli bölgesinde yer alan Villa d’Este’den esinlenilmiştir.
Bilgi Notu
19. Yy.’ın sonlarında uzun bir süre savaşlar, iç çatışmalar ve işgaller Avrupa kıtasında yaşanmıştır. Avrupa sınırlarının oluşmasında 1871 yılı önemli olayların yaşandığı bir dönemdir. 1871 yılında Almanlar imparatorluk olarak adlandırılmış, Prusya Kralı I. Wilhelm Alman İmparatoru olarak ilan edilmiştir. Günümüz Alman Devleti’nin temelleri bu süreçte atılmıştır. Alman Sefaret Sarayı Alman İmparatorluğu’nun dünyada yaptığı ilk büyükelçilik binası olduğu için önemli arz etmektedir. Alman İmparatorluğu İstanbul’da bir misyon yapısı kurma kararı alınmıştır. 1874 yılında arazinin alım işlemlerinin tamamlanması ile bina inşaatına başlanmış olup 1877 yılında yapı hizmete açılmıştır. Binanın duvarlarında koyu kırmızı tonlar ve tavanları altın yaldız, iç duvarlar sıva ve mermer malzeme kullanılarak neorönesans üslupta tasarlanmıştır. Prens Reuß dönemin büyükelçisi odaların tefrişleri mobilyaları ile kendisi bizzat ilgilenmiştir. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’in ilanı ile Ankara’ya taşınan elçilikler 4 Temmuz 1931 tarihinde İstanbul’daki saray Alman Başkonsolosluğu olarak hizmete devam etmiştir. 1944 II. Dünya Savaşı’nın son zamanlarında Türkiye- Almanya arasında ilişkiler kopmuş, Almanya’nın koruyucu müessillik görevini İsviçre Elçiliği üstlenmiştir. İlişkiler düzeldiğinde ise 1950’lerde Almanya Başkonsolosluğu yeniden hizmet vermeye başlamıştır. Bu durumda Üsküdar’da kiralanan odalarda faaliyetler devam etmiş ve 1953 yılında İstanbul Defterdarlığı’nın Alman Sarayı ve envanterlerini konsolosluğa iade etmesi ile beraber kendi yapılarında hizmet vermeye devam edilmiştir. Yapıya ahşap bir giriş kapısından girdikten sonra birkaç basamak ile 16 adet kırmızı mermer sütunla çevrili orta hole geçilmektedir. Ana merdiven orta holün sağ tarafında yer almaktadır. Günümüze kadar ulaşmış olan vitraylı pencere 16 basamak sonrasında sahanlıkta yer almaktadır. Konsolosluk ofisleri orta holün sol kolunda yer alırken giriş kapısının tam karşısında Berlin Salonu yer almaktadır. Bu salon toplantı salonu olarak kullanılmakta olup mekânın camlı bir kapıyla arka bahçeye inen merdivenlere bir çıkışı bulunmaktadır. Alman İmparatorluğu’nun bir simgesi olan kartal figürü kartonpiyer bir süsleme olarak merdiven boşluğunun tavanında yer almaktadır. Orta holün aynısı birinci katta da yer almakta sadece bu katta malzeme farklı olarak kullanılmıştır. Holü çevreleyen sütunlar kırmızı yerine siyah mermer, döşemeler ise mermer yerine parke kullanılmıştır. Merdivenden ulaşılan bu holün karşısında yüksek tavanlı, duvar ve tavanları altın yaldız ve alçı malzeme kabartmalarla süslü bir balo salonu bulunmaktadır. Bu salonda giriş kapısı kısa kenarında, uzun kenarında ise dörder adet kapılar yer almaktadır. Deniz cephesi yönünde yer alan kapılar birbirlerine geçişleri olan odalara açılmaktadır. Bu odalar günümüzde etkinliklerde fuaye olarak kullanılmaktadır. Başkonsolosun rezidansı ikinci katta tasarlanmış olup bu katta deniz cephesinde yapının tam aksında yer alan dar bir balkon manzaraya hakimdir. Bu katta giriş cephesine bakan tarafta Alman Arkeoloji Enstitüsü’ne ait ofisler yer almaktadır. Enstitüye girişler yapının ana giriş kapısından değil, güneybatı yönünde yer alan bir merdiven ve asansör ile bu kata çıkış için planlanmıştır. Zemin katın altında yer alan katlarda ise mutfak, hizmet birimleri kapıcı, çalışan memurların odaları, sarnıç, çamaşırhane ve kiler odaları yer almaktadır. Yapıda düşey sirkülasyonu giriş kapsının sağında yer alan ana merdivenin yanında tüm katlara ulaşımı sağlayan hizmet birimleri için bir merdiven daha yer almaktadır. Yapının ısıtma sistemi sıcak hava kaloriferleri ile sağlanmaktadır. Bu sistem kışın sıcak hava için yazın ise havalandırma olarak kullanılmaktadır. İkinci katta yer alan Büyükelçi rezidansı ve misafir odaları çini sobalar ile ısıtılmıştır. Bu sobaların yerini 1905-1907 yılları arasında Hannover’deki Korting firmasının santral buhar kazanları almıştır. Günümüzde dekorasyon olarak Berlin odasında yer almaktadır. Yapının çatısı ilk planlamada üzerinde yürünebilen teras çatı iken sonrasında ahşap çatı şeklinde kapatılmıştır.
Bilgi Notu
Amerika Sefaret Sarayı Meşrutiyet Caddesi üzerinde ‘‘Corpi Sarayı’’ olarak adlandırılan yapıdır. 1890 yılında Corpi ailesinin bu yapıyı kiralaması ile elçilik binası kullanılmıştır ve Alman hükümeti 1907 yılında bu yapıyı satın almıştır (Batur, A. & Üsdiken, B. 1994). Elçiliklerin Ankara’ya taşınması ile 1937 yılında İstanbul Başkonsolosluk olarak hizmet vermiştir. Yapının yan parselinde yer alan Tubini Evi konsolosluk yapısı olarak kullanıldığı dönem bu ev vize bölümü olarak kullanılmıştır. Elçilik binasının mimarı İtalyan Giacomo Leoni’dir. İtalyan ‘‘palazzo’’ olarak Neorönesans üslubunda tasarlanan yapı, döneminde hem malzeme hem tasarım olarak gösterişli bir saray yapısıdır (Can, C. 1993). Yapı simetrik ve dikdörtgen planlıdır. Giriş kapısında öne çıkan kemerli sütunlar ve üzerindeki üçgen alınlık ile simetri ekseni vurgulanmıştır. Kâgir yapı yüksek bir bodrum kat, üzerinde iki kat ve üçüncü katı geriye çekilmiş şekilde tasarlanmıştır. Cephesi ve döşemesini kullanılan mermerler Carrera’dan, pencere ve kapı kasaları Piemonte’den getirilmiştir. Yapının cephe düzeni yüksek bodrum katından sonra derzli mermer kaplamalı birinci kat, kâgir bir silme iki ikinci kattan ayrılmıştır. İkinci kat birinci kata göre daha yüksek ve mermer cephe profilleri, pencere söveleri ile daha süslüdür. Bu kattaki dikdörtgen pencereler üzerinde mermer süslemeler ve onların üzerinde yarım daire kemerler içinde üst pencereler yer almaktadır. Yapının giriş aksında yer alan üçlü kemerli sütunların her iki yanında, heykelleri konmamış nişler yer almaktadır. Bu yapıda ayrıca yemek salonu duvarında yer alan İtalyan bir sanatçının yaptığı orijinal büyüklükte yapılan ‘‘Son Yemek’’ tasviri bulunmaktadır (Said Naum Duhani, a.g.e., sayfa 22). Yapı birçok yenileme çalışmaları geçirmiştir. 1937 yılındaki çalışmada duvarlardaki fresklerin üzeri sıva ile kapatılmıştır. En son yapılan restorasyonda ise ferskolar temizlenerek ortaya çıkarılmıştır (Batur, A. & Üsdiken, B. 1994). Günümüzde yapı bakımsız ve kullanılmamaktadır.
Bilgi Notu
Belçika Dışişleri Bakanlığı’nın diplomatik temsilcilik olarak satın aldığı ilk binalardandır. Kebeci Ailesi’ne ait olan köşk 19. Yy sonunda satın alınmıştır. Yapının bodrum katı konsolosluk işlemleri için, sekreterya, arşiv, haberleşme, ticari ataşelik ve makine dairesi bölümleri bulunmaktadır. Zemin katta diplomatik toplantıların yapıldığı, özel davetlerin verildiği, çeşitli etkinliklerin yapıldığı bir salon bulunmaktadır. Aynı zamanda bu katta kabul salonları, fuaye ve bunlara hizmet veren mutfak, servis birimleri yer almaktadır. Yapının birinci katında yatak odaları, misafir odaları banyoların yer aldığı yaşam mekanları yer almaktadır. İkinci kat ise birinci kat ile aynı yaşam mekanlarını içermektedir. Arazi içerisinde eskiden ahır ve at arabaları için kullanılan mekanlar günümüzde otomobiller için yollar ve garaj birimleri olarak hizmet vermektedir. Depo birimleri ise ısıtma merkezi olarak değiştirilmiştir. Binanın cephe düzeni en süslü ve gösterişli cephesini batı yönü olarak gözlemlenmektedir. Ön cephede zemin katta iki adet dorik düzen sütunun taşıdığı merkezi bir portik yükselmektedir. Potik üçgen bir alınlıkla birinci katın bitiş hizasında son bulmaktadır. Palmiye motifleri ile süslü üçgen alınlık köşeleri ve merkezinde eyer alan Belçika kraliyet arması yer almaktadır. Cephe hareketi rölyef unsurları ile plastrlar, kornişler ve frizlerle sağlanmıştır. Osmanlı ile Belçika ilişkileri ayrı bir öneme sahiptir Oryant ekspresi ve buharlı gemiler ile birçok Belçikalı ziyaretçiye ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde Belçika Sarayı, Belçika İstanbul Başkonsolosluğu olarak faaliyet göstermektedir.
Bilgi Notu
1921 yılında Japonya Elçilik Binası olarak hizmet vermeye başlayan yapı üç katlı bir konaktır. 1904 yılında yapı elçilik binası faaliyetinden önce Osmanlı Bankası müdürü Pangilis Bey tarafından yaptırılmıştır (Duhani, S. N., 1982). 1921- 1925 yıllarında Japonya Devleti ile ilişkiler iyi olunca Torikichi Obata ilk konsolos olarak göreve başlamıştır. 1928 yılında göreve getirilen Hitoshi Ashida binanın içindeki eşyalar ile birlikte satın almıştır. 1930- 1937 yılları arasında İstanbul’da son büyükelçi olarak Isabura Yoshida görevini yapmış ve elçilik Ankara’ya taşınmıştır. II. Dünya Savaş’ında ilişkiler zarar görmüş olsa da 1953 yılında İstanbul Başkonsolosluğu hizmet vermiştir. Yapı da büyük, yüksek tavanlı, duvarları alçı kabartmalı rokoko üslubunda dikdörtgen planlı kabul salonu bulunmaktadır. Kapıların da ise Fransız stili resimler yer almaktadır. Yemek salonu Fransız-Osmanlı karşımı barok üslubu ve rokoko kullanılarak tasarlanmıştır. Mekanlar Japone paravanlar kullanıldığı için Japonya Konsolosluğu yapıda hissedilebilir. Yapıda mekânsal ve yapısal olarak çok değişiklik yapılmış olup, taşıyıcı sistemi, mekânsal düzen ve kurgusu, mimari üslubu açısından önemli uyumsuzluk yer almaktadır. Yapıda Neobarok, geç Osmanlı, Viktoriyen ve oryantalist motifler bir arada yer almaktadır.
Bilgi Notu
İtalyanlar ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki diplomatik ilişkiler eski dönemlere kadar uzanmaktadır. İlk elçi bulundurma hakkı 1454 yılında Osmanlılar tarafından Venedik Cumhuriyetine verilmiştir. Pera’ da tek katlı ahşap, deniz manzaralı bir ‘Türk Evi’ niteliğinde konut kiralamışlardır. Günümüzde Venedik Sarayı İtalya Başkonsolosluğu İstanbul konutu olarak kullanılmaktadır. Yapının bahçesinde yer alan ek binalarında konsolosluk ve vize işlemleri yapılmaktadır. Yapı zemin kat ve iki normal katı ile toplamda üç katlıdır. Üçgen alınlıkları, pencere düzenleri, iç ve dış bezemeleri, dor başlıklı toskan sütunların taşıdığı çıkma şeklindeki terası ile neoklasik üslupla özelliklerini taşımaktadır. Yapının ana girişi bir hole açılmakta ve tam karşısında kış bahçesine açılan cam bir kapı bulunmaktadır. Mekânın duvarlarında Venedik’ten getirilen aynalar, aplikler yer almaktadır. Zemin katın altında Venedik Sarayı’nın hapishanesi olarak kullanılan günümüzde halı ile örtülmüş olan cam bir döşeme olduğundan bahsedilir. Kış salonu olarak geçen mekân yan tarafından birinci kata çıkışı sağlayan merdivenler sahanlıktan sonra eğrisel formda bitkisel kıvrım ile demir korkuluklar iki kola ayrılırlar. Sahanlıkta yer alan üçgen alınlık ve ortasında külüt taşı ile vurgulanmış daire kemerli bir niş içerisinde Doge Giustiniano'nun mermer büstü merdivendeki simetriyi vurgulamaktadır. Birinci katta birbirlerine açılan odalar olarak konumlanan yemek salonu, sarı salon, kırmızı salon, balo salonu, oyun salonu ve tuvaletler bulunmaktadır. Balo salonu oldukça geniş ve dikdörtgen planlı olup tonozla örtülü ve cam bir tepe açıklığından içeriye ışık almaktadır. Katta merkezi konumda yer alan salon duvarları altın renkli zemin üzerine çeşitli kompozisyonların yer aldığı kabartmalarla bezenmiştir. Bu kabartmalar üzerinde bitki motiflerinin yer aldığı tonozun altında mekânı dolaşan friz, duvarlarda hafif girinti-çıkıntıların devam ettiği süreklilik, plastrlar belirli aralıklarla yerleştirilmiş tonozlarda yer alan plastrlarla bütüncül bir görünüm sağlamıştır. Farklı dönemlerde yapının görünümlerinde bahçe tasarımları farklılık göstermiştir. Dik açılı geometrik bir düzen daha sonra organik formlu eğrisel hatlarla göze çarpar. 1816 1817 yıllarında hazırlanmış olan vaziyet planlarında görülen bahçelerin ‘kare ve dikdörtgen bitki yataklarının halı gibi serilerek’ düzenlenmesi prensibine dayalı Rönesans bahçelerinden anımsattığı söylenilebilir (Turner, 2005, syf. 155). I. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile beraber Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çökmesi ile İtalyanların Venedik Sarayı’na kavuşmalarını sağlamıştır. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra itilaf devletlerinin işgaline kadar Avusturya elçileri tarafından kullanılan saray, Dışişleri Bakanlığı’nın emri ile 1 Aralık 1918 yılında Yüksek Komiser Kont Carlo Sforza yönetimindeki İtalyan deniz kuvvetleri bahriyeliler tarafından işgal edilmiştir. İşgalden sonra 27 Mart 1919 yılında İtalyan Elçilik Binası olarak resmi görevi devam etmiştir. 1936 yılına kadar hizmet vermiş olup daha sonra elçilikler Cumhuriyet’in ilanı ile beraber Ankara’ya taşınmışlardır. Bu yapı İtalyan Başkonsolosluğu olarak hizmet vermeye devam etmiştir.
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi üzerinde yer alan yapı Narmanlı Han, Narmanlı Yurdu olarak da bilinmektedir. Yapının dış cephesi bir kaleyi anımsatmaktadır. Avlunun içerisinde yer alan binalar hariç dış cephe iki katlıdır. İstiklal Caddesi cephesinde bulunan merdiven ve hanın girişinin avluya çıkmadan önceki köşesindeki merdiven ile çıkılır. Yapının Taksim- Tünel yönünde Frederici Apartmanının yanı İstiklal Caddesi üzerinde başlangıç noktasıdır. İsveç Sokağı ile İstiklal Caddesi boyunca devam eden cephe kesiştiği noktada ovalleşir (Üsdiken, 1994). Bu yapıyı 1924 yılına kadar Rus Sefaret Sarayı kullanmıştır. Yapının dışında görülen kemerli dükkânlarda konsolosluk arabaları yer alırdı. Bu yapıda aynı zamanda Rus Hapishanesinde yer almıştır. Yapı 2016 yılında restore edilmiştir. Yapıda yer alan avlu günümüzde geçit görevini görmemekte olup, toprak ile ilişkisi kesilerek arsanın tamamına iki bodrum kat ilave edilmiştir. Han özgünlük değerini yitirmiştir.
Bilgi Notu
Metro Han’ın karşısında Tünel Meydanı’nda üç kagir yapıdan oluşur. Pasaj Ensiz Sokak, General Yazgan (Sümbül) ve Tünel Meydanını birbirine bağlar. Üstü açık ve ‘T’ planlı pasajdır (Durudoğan,1994). Zemin kat dükkanlar üst katlar konut olarak olarak zemin dahil beş katlı yapıdır. Said N.Duhani Metro Han’dan önce Tünel Pasajı’nı içine alan ilk metro binasının varlığından bahseder ve günümüzde Ensiz Sokak köşesinde bu yapıdan kalma bacaların bulunduğu görülmektedir (Kazanç,2002). Pasajın Tünel Meydanına bakan cephesi hareketli ve süslü ve üç kemerli giriş açıklığı cephenin simetri aksındadır. Cephe genel olarak düz atkılı, düz alınlıklı ve üçgen alınlıklı pencere ve kapılar görülür. Pasajda Neo-Klasik, Neo-Rönesans, Neo- Barok ve Art- Nouveau üslubundan esinlenilmiştir. Genel olarak Neo- Rönesans özellik görülmektedir. Günümüzde konutlar işyeri olarak kullanılmakta özgün durumunu korumaktadır.
Bilgi Notu
Gönül Sokak ve Asmalı Mescit Sokak arasında İstiklal Caddesi’ne açılan Nil pasajı yaptıran ve mimarı bilinmemektedir. Pasaj ilk inşa edildiğinde iki katlı 1950’lerde geçirdiği iç ve dıştan tadilat sonrası 3 kat olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Yapının zemin katında etrafında sağlı ve sollu dükkânların yer aldığı neoklasik üsluba sahiptir. Asmalı Mescit Sokak cephesi zemin kat silmesine kadar kesme taş kullanılmıştır. Pencereler arasında pilastrlar, kat pencerelerinde çift merkezli kemerler bulunmaktadır. Gönül sokak cephesi sade tasarlamıştır (Üsdiken,1991).
Bilgi Notu
Büyük Pera Yangını (1870) sonrası Köçeoğlu ailesi tarafından (Banker Agop Köçeyan) dört katlı kışlık konut olarak kullanmak üzere yapı yapılır. İstiklal Caddesi tarafında yer alan cephe neo-rönesans üslubun izlerini yansıtır. İstiklal Caddesi cephesi olan yapı 1848 yılında tadilat geçirir ve diğer sokağa bakan tarafa üç katlı kâgir başka bir blok eklenmiştir. Bu blok Atlas sineması olarak kullanılmıştır. Birbirine bağlanan yapı lineer plan tipli koridoru ile geçit hissi uyandırsa da pasaj olarak kullanılmıştır. Pasajın dükkânlarında oldukça lüks hediyelik eşyalar satılmış. Pasaj tiyatro ve sinemanın giriş çıkışları ile sona ermekteydi. İstanbul’un o dönemlerde yeni entellektüel takımın kullandığı pasajın sol tarafında yer alan Kulis Avrupai anlamında bir bar yer almaktaydı (Cezar,1991). Sinema 1700 kişiyi ağırlamakta ve sinemaya parter, parter localara ayrı kapılardan girildiğinde balkon ve yan balkonlara merdiven olarak çıkıldığından bahsedilmektedir (Üsdiken,1999). 1980'li yıllarda yapı antikacılar çarşısına dönüşerek sinema bölümü günümüzde Atlas Sineması olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesini birbirine bağlayan Panaia İsodion Kilisesi’ne geçit görevi gören üç ana kargir binadan oluşan kompleks bir yapıdır. Ortası avlulu ‘T’ plan tipi geçit olan üstü açık pasajdır (Üsiken,1994). Yapının zemin katlarında dükkanların yer aldığı üç binanın birisine iç avludan, ikisine Meşrutiyet Caddesi’nden sağlı sollu kapılardan giriş yapılır (Durudoğan,1994). Sultan Abdülmecit döneminde geçit 1871 yılında Ortodoks Cemaati’nin en zenginlerinden Hazzopulo tarafından yaptırılmıştır. İstiklal Caddesi tarafından bir kısmı üzeri çapraz ve beşik tonoz ile örtülü bir kısmı ise üzeri açık dar ve uzun bir koridor şeklinde tasarlanmış geçit ortaya doğru genişleyerek fenerli, üzeri açık, döşemesi beyaz çakıl mozaik bir avlu şeklindedir. Kilise tarafındaki kapıya dar ve uzun üzeri açık bir koridor ile ulaşılır. Bu kompleks yapıya avlu ve koridorlarının etrafından beş ayrı girişi ola kagir üç blok ile çevrilidir. İstiklal Caddesi cephesindeki girişi kilit taşı bezemeli yuvarlak kemerlidir. Giriş cephesinin üzerinde ikinci katta iki yanı pilastrlı, diş kesimi frizi bezeli üçgen alınlıklı bir balkon yükselir. Dökme demir korkuluklu balkonu iki adet konsol taşır ve bu katın her iki kenarında kesme taşlı pilastrlar ön plandadır. Genel olarak Neoklasik üsluptaki cephe kat araları profilli silmelerle vurgulanmış diş kesimi frizi, bezeli bir korniş ve parapetle bitirilmiştir. Meşrutiyet Caddesi cephesi dört katlı, ortasındaki giriş açıklığın büyük kemeri yanlarında iki küçük kemeri ve cephenin bütününde Romalıların zafer takını andıran kemer sistemiyle Neo-Rönesans üslup esinlenilmiştir. Birinci kat pencereleri Fransız balkonlu, ikinci kattaki balkonlar ise Fransız ve normal balkonludur. Pasajın iç mekânı sadedir. Üst kısmı sepet kulpu kemer şeklinde iki ucu kıvrık silmeler ile vurgulanmış pencerelerin hepsi yuvarlak kemerlidir. Üçüncü kat pencereleri ise düz atkılıdır. Barok ve Rönesans üsluplardan etkilenen cepheler eklektiktir (Gülenaz,1998). Günümüzde kafe ve hediyelik eşya satan dükkanların yer aldığı pasaj olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
11874 yılında Ohing isimli Ermeni Tüccar tarafından Mimar Domenico Pulgher'e yaptırılmıştır. Pasaj Avrupa'daki pasajlara benzediği için Avrupa Pasajı olarak adlandırılmıştır. Neo-rönesans üslupta yapıldığı dönemde elektrik olmadığı için iç mekânı aydınlatan gaz lambalarından daha fazla yararlanmak için lambalarının arkalarına konan aynalar sebebi ile Aynalı Pasaj olarak da bilinmektedir (Üsdiken,1999). Geçidin iki yanında beşik tonozlu dükkanların sıralandığı üst örtünün cam ve ferforje (dökme demir) ile örtülmüştür. Dükkanların her birinin mahzeni ve kendi içinde yer alan merdiven ile üst katına ulaşılan bir oda ve mutfağı yer almaktadır (Durudoğan,1993). Pasaj Meşrutiyet Caddesi ile Sahne Sokağı birbirine bağlar. Her iki cephe iki katlı ve kilit taşının vurgulandığı yuvarlak kemerli giriş açıklığı ve onun üzerindeki çatı çizgisi üzerine oturtulmuş yüksek alınlık ile Neo-Rönesans üslubu yansıtmaktadır. Profil silmelerini zemin ile birinci kat arasında ve cephe bitiminde kullanılmıştır. Yapının her iki girişinde dövme demir kanatlı demir kapılar yer almaktadır. İç mekân cepheleri oldukça süslüdür Kat arasında profil sime kullanılmış ve profil silme ve profil silmenin üzerinde Barok bir madalyon içinde eski yeni rakamlarla dükkanların numaraları belirtilmiştir. Birinci kat cephesinde yuvarlak kemer içerisinde kompozit başlıklı plastrlar ile pencere aralarındaki nişlerde Yunan tanrıçalarına benzeyen heykeller yer alır. Cepheler küçük konsollu, profilli bir korniş ve altındaki diş kesimi friz ile tamamlanmıştır.1989 yılında restorasyon için boşaltılan yapı 1993 yılında tekrardan pasaj olarak kullanıma açılmıştır.
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi ile Sahne Sokak arasında geçit görevinde olan yapı 1870 yılında Beyoğlu Yangını’nda yok olan Naum Tiyatrosunun yerine 1876 yılında Hristaki Zagrafos Efendi tarafından Rum Mimar Cleanthe Zanno’ya inşa ettirilmiştir.1978 yılında bakımsızlıktan çöken yapı 1988’e kadar harap bir durumda kalmış ve Beyoğlu Belediyesi ile Çiçek Pasajını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği tarafından yapı onarılmıştır. Dış cephe bakımı, aydınlatma ve cephe yenilemesi 2005 yılında yenilenerek restore edilmiştir. 3 bloktan oluşan yapı kagir üç katlı 18 daire ve 24 dükkândan oluşmaktadır. Yapı önceden beş katlı olduğu bilinmektedir (Sezgin, 2004). Yapının her katı uzun dikdörtgen formda tasarlanmıştır ve kuzeydoğu cephesi üç kat yarım yuvarlak bir form göstermektedir. Doğu- batı yönünde ana koridorun her iki yanında sıralanmış kareye yakın ölçüleri birbirinden farklı dükkanların kuzeye ve güneye açılan pencereleri ana cephelerde hareketlilik kazandırmıştır. Yapının kuzey ve doğu cephesi oldukça hareketlidir, güney ve batı cephesi sağırdır. Yapı da Neoklasik, Neo-barok, Art Nouveau üslupların görüldüğü, pencereler, balkonlar, giriş açıklıkları, bitkisel bezemeler eklektik üslubu yansıtmaktadır. Günümüzde pasaj olarak faaliyet gösteren yapının zemin katında restoranlar yer almaktadır.
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi ile Sahne Sokak arasında geçit görevinde olan yapı 1870 yılında Beyoğlu Yangını’nda yok olan Naum Tiyatrosunun yerine 1876 yılında Hristaki Zagrafos Efendi tarafından Rum Mimar Cleanthe Zanno’ya inşa ettirilmiştir.1978 yılında bakımsızlıktan çöken yapı 1988’e kadar harap bir durumda kalmış ve Beyoğlu Belediyesi ile Çiçek Pasajını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği tarafından yapı onarılmıştır. Dış cephe bakımı, aydınlatma ve cephe yenilemesi 2005 yılında yenilenerek restore edilmiştir. 3 bloktan oluşan yapı kagir üç katlı 18 daire ve 24 dükkândan oluşmaktadır. Yapı önceden beş katlı olduğu bilinmektedir (Sezgin, 2004). Yapının her katı uzun dikdörtgen formda tasarlanmıştır ve kuzeydoğu cephesi üç kat yarım yuvarlak bir form göstermektedir. Doğu- batı yönünde ana koridorun her iki yanında sıralanmış kareye yakın ölçüleri birbirinden farklı dükkanların kuzeye ve güneye açılan pencereleri ana cephelerde hareketlilik kazandırmıştır. Yapının kuzey ve doğu cephesi oldukça hareketlidir, güney ve batı cephesi sağırdır. Yapı da Neoklasik, Neo-barok, Art Nouveau üslupların görüldüğü, pencereler, balkonlar, giriş açıklıkları, bitkisel bezemeler eklektik üslubu yansıtmaktadır. Günümüzde pasaj olarak faaliyet gösteren yapının zemin katında restoranlar yer almaktadır.
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi ile Sahne Sokak arasında geçit görevinde olan yapı 1870 yılında Beyoğlu Yangını’nda yok olan Naum Tiyatrosunun yerine 1876 yılında Hristaki Zagrafos Efendi tarafından Rum Mimar Cleanthe Zanno’ya inşa ettirilmiştir.1978 yılında bakımsızlıktan çöken yapı 1988’e kadar harap bir durumda kalmış ve Beyoğlu Belediyesi ile Çiçek Pasajını Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği tarafından yapı onarılmıştır. Dış cephe bakımı, aydınlatma ve cephe yenilemesi 2005 yılında yenilenerek restore edilmiştir. 3 bloktan oluşan yapı kagir üç katlı 18 daire ve 24 dükkândan oluşmaktadır. Yapı önceden beş katlı olduğu bilinmektedir (Sezgin, 2004). Yapının her katı uzun dikdörtgen formda tasarlanmıştır ve kuzeydoğu cephesi üç kat yarım yuvarlak bir form göstermektedir. Doğu- batı yönünde ana koridorun her iki yanında sıralanmış kareye yakın ölçüleri birbirinden farklı dükkanların kuzeye ve güneye açılan pencereleri ana cephelerde hareketlilik kazandırmıştır. Yapının kuzey ve doğu cephesi oldukça hareketlidir, güney ve batı cephesi sağırdır. Yapı da Neoklasik, Neo-barok, Art Nouveau üslupların görüldüğü, pencereler, balkonlar, giriş açıklıkları, bitkisel bezemeler eklektik üslubu yansıtmaktadır. Günümüzde pasaj olarak faaliyet gösteren yapının zemin katında restoranlar yer almaktadır.
Bilgi Notu
Halep Pasajı günümüz Yeşilçam Sokağı’na geçidi kullanılmayan İstiklal Caddesi üzerinde yer alan 1885 yılında Halepli Mr. Hacar tarafından yaptırılan pasajın mimari bilinmemektedir. Pasajın içerisinde yer alan tiyatro 1886 yılında Roman adlı bir usta tarafından yapılmıştır (Cezar,1992). Yapının arka kısmına sonradan ahşap olarak inşa edilen pasajla giriş çıkış sağlanan Pera Sirki) Cirque de Pera) binanın ününü sağlamıştır. Tiyatro ve opera da oynatılabilmesi için 1899 yılında yapıda değişiklikler yapılmıştır. 1904’te gerçekleşen yangındna sonra Mimar Campanaki’nin buraya ilk tiyatro formunu vermiştir. 1906 ‘da tiyatronun adı ‘Varyete Tiyatrosu’ olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde adı ‘Fransız Tiyatrosu’ bilinse de 1941 yılında ‘Ses Sinema ve Tiyatrosu ’adını alır. 1963 yılında onarımdan geçirilerek ‘Dormen Tiyatrosu’ olarak kullanılan salon, 1972 yılında tamamen sinema salonuna dönüşse de 1989’da Ferhan Şensoy tarafından tamamen restore edilerek günümüz halini alır. Bu restorasyondan önce 1894 yılında pasaj sahipleri Süreyya Paşa’nın torunları kat karşılığında anlaşılan firma ile ön cephesi korunarak bina yıkılmış ve betonarme bir İşhanı yapılmıştır. 1986 yılında Ekim ayında tamamlanan yapı Yeşilçam Sokağı’na bakan parselinde birleşmesi ile beraber iki uçtaki blok ortada iki katlı dükkân sıralarından oluşan pasajla birleşir. Buradan iki dükkânın kiralanarak giriş verilmesi ile pasaja bağlanılır. Aynı yıl 350 koltuklu Beyoğlu Sineması’nın hizmete girmesi ile burası Beyoğlu için kültürel ve sanatsal yaşamına katkıda bulunan bir alan halini almaktadır (Durudoğan,1994). Günümüzde pasajdan geçişi bulunan son hali ise ‘Ses Sinema ve Tiyatrosu’ olan yapı halini almıştır. İstiklal Caddesi cephesinde orta aksta, iki yanında küçük ikişer penceresi olan zemin ve birinci kat boyunca devam eden üzeri dairesel kemerli giriş kapısı ve kapının üzerinde yine yanlarında simetrik ikişer adet profilli kemerli giriş kapısı ve kapının üzerinde yine yanlarında simetrik ikişer adet profilli kemerli pencereleri bulunan ve iki kat boyunca devam eden çıkması bulunmaktadır. Çıkma dördüncü katta sonlanmakta ve üzeri balkon olarak kullanılmaktadır. Her katında ayrı tip bezemelerin kullanıldığı Neo-Rönesans cephenin en dikkat çeken yönü ikinci kat pencerelerinin üstündeki kemerli alınlıklara yerleştirilmiş insan başı kabartmalar ve floral bezemeler ile çıkmanın üzerindeki armadır
Bilgi Notu
Mimar Alexandre Vallaury tarafından 1884 yılında Cercle D’Orient Kulübü olarak inşa edilmiş olup Cercle D’Orient, çoğunluğu Levanten, azınlık ve yabancı uyruklu insanların oluşturduğu bir kulüp ismidir (Üsdiken, 1993). İstiklal Caddesi ve Yeşilçam sokağı arasında dört katlı bir köşe yapı olarak inşa edilmiştir. İstiklal Caddesi cephesinde neoklasik ve neo-rönesans düzen ve bezeme öğeleri görülmektedir ve yaklaşık kırk beş metre uzunluğunda bir cephesi vardır. Madalyonlar, yaprak motifler, gülbezekler, akant yaprağı, konsolcuklar, kompozit başlıklar, meander motifler mimari özelliklerini yansıtırlar (Özlü,2016). Diğer cephesi Yeşilçam Sokağı üzerinde ve daha dar bir cephedir. Yeşilçam cephesi giriş cephesiyle süreklilik gösterecek formda tasarlanmıştır. Bu cephede pencere düzenlemeleri her katta farklı bir mimari karakter yer almaktadır (Kılıç, 20069.Günümüzde ise yapının sadece İstiklal Caddesine bakan cephe özgün olarak korunmuş olup, Yeşilçam Sokağı cephesinde yer alan İpek, Rüya, Melek ve Emek Sinemaları girişi ile İskentinj Apartmanının yer aldığı yapı adası Grand Pera AVM olarak faaliyet göstermektedir.
Bilgi Notu
1924 yılında inşa edilen pasaj Mimar Hosvep Aznavuryan tarafından Aznavur ailesi yaptırmıştır. Yapı dönemin ilk Art Nouveau pasaj özelliğini taşımaktadır. Pasaj İstiklal Caddesi le Meşrutiyet Caddesini birbirine bağlamaktadır. Günümüzde Meşrutiyet Caddesi girişi kapatılmıştır. Yapı inşa edilmeden önce 1875’li yıllarda Emanuel Kuziris’in Kafesi ve Andrea’nın Cafe Commerce’i yer almıştır. 1900’lü yılların başında ise bu yapılar yıkılmış ve yerine pasaj yapılmıştır. İstiklal Caddesi ve Meşrutiyet Caddesi arasında bağlantı noktası olan yapı kot farkından dolayı Meşrutiyet Caddesine bir merdiven aracılığı ile ulaşılmaktadır. Yapının İstiklal Caddesi giriş cephesi ise oldukça dardır (Üsdiken, 1991). Pasajın İstiklal Caddesi altı katlı olup, giriş kapısının üzerinde art nouveau süslemelerden oluşan camlı bir bölüm ve çelik malzeme kullanılarak bir saçak bulunmaktadır. Zemin katın üzerinde üç kat boyunca devam eden çıkma mevcuttur. Aznavur pasajının dar bir girişi koridor boyunca Neoklasik başlıklı sütunların yer aldığı ve bu koridorun sonunda ortada yer alan merdiven ile aşağı inilir yanlarda yer alan merdivenler ile üst katlara çıkılmaktadır (Kutun,1993). Günümüzde hala pasaj olarak işlevini görmektedir. Servet-i Fünun edebiyatçılarının sık sık gittiği ‘ Cafe Commerce’ pasajın önemli uğrak noktasıdır. Ahmet Rasim yazılarında bu mekânı tanıtmış ve alafranga yemek tercih edenlere bu mekânı tavsiye etmiştir. Yemekler uygun fiyatlı ve dört çeşit yemek ve şarap fiyata dahildir.
Bilgi Notu
Fransız Kolonisi tarafından 1896 yılında lokal olarak kullanılmak üzere Mimar Alexandre Vallaury tarafından yapılmıştır. Union Francaise ‘nin ismi Fredici Ailesi’nin ismi ile anılmaktadır. Yapı kültür ve sanat merkezi görevini üstlenmiş Meşrutiyet Caddesi ile Minare Sokak arasında geçit oluşturmuştur. Yapı yüksek katlı bodrum ve üzerine üç katlı kargir ve putrelli volta döşemeli olarak tasarlanmıştır. Vallaury dikdörtgen arsayı enine üç parçaya bölmüş ortadaki mekânı büyük bir hol yanlarda kalan diğer iki mekânı ofis, kitaplık, toplantı odaları olarak tasarlamıştır. Brinci ve ikinci katı bağlayan büyük merdivenler düşey sirkülasyonu sağlamaktadırlar. Üst katta çok amaçlı salonu vardır. Yapının cephesi zemin kattan çatı silmesine kadar devam eden dört pilastrla ortadaki diğerlerine oranla daha büyük olan üç açıklığa bölünmüştür. Pilastrlar saçak parapetinin altında kompozit başlıklarla bitirilmiş olup neoklasik üslup özelliğini yansıtmaktadır. Minare Sokağın cephesi ise oldukça sade tasarlanmıştır. Yapı iki yangın geçirmiştir (Batur,1984). Günümüzde İstanbul Modern’in geçici kullandığı, pasaj işlevini yitirmiş müze yapısı olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
Mahyacı Sokak, Öğüt Sokak ve İstiklal Caddesi arasında geçit oluşturan pasaj 1984 yılında Mabeynci Ragıp Paşa tarafından, A. Jasmund- K. Passas İtalyan iki mimar tasarlamıştır. Mabeynci Ragıp Paşa’nın İmparatorluğun yayıldığı kıtaların isimlerini vererek yaptırdığı üç pasajdan (Rumeli, Anadolu, Afrika Pasajları) biridir (Duhani,1982). Bodrum, zemin, beş tam kat ve çatı katı olmak üzere toplamda sekiz kattan oluşan üç blokla çevrilidir. Yapıda apartman dairelerinin yer aldığı demir putrelli yığma bloklar, çamaşırhane ve çamaşırları kurutmak için tasarlanmış bir terasla birbirlerine bağlanmaktadırlar. Zemin katta her iki yanlarda dükkanlar yer almaktadır. İstiklal Caddesine bakan cephe oldukça süslüdür. Giriş aralığının yuvarlak kemerli her iki yanında iyon başlıklı Barok çifte sütunlar, kemerlerin S kıvrımlı, akantus yapraklı dolama dallı, açılmış deniz kabuğu motifli, girlandlı, kartuşlu Barok- Rokoko süslemeler ön plandadır. Cephede pencereler birinci katta yuvarlak kemerli, ikinci katta üçgen alınlıklı, beşinci katta basık kemerli, çatı katında ise basık alınlıklıdır. Cephede dikkat çeken Mansard pencereli çatı katı ile yapının şapeline ait yüksek kasnak üzerine oturtulmuş kubbe yer alır. Barok, Rokoko, Klasik ve Rönesans üsluplardan esinlenilerek yapıldığı, iç cepheler İstiklal Caddesi cephesi eklektiktir fakat pencere düzeni, profilli silmeler cephelerde Neo-Rönesans üslubun ağırlıklı kullanıldığı görülmektedir (Gülenaz,1998).
Bilgi Notu
1890 yılında Mabeynci Ragıp Paşa tarafından yaptırılan pasajının mimarı bilinmemektedir. 19. yy sonralarında inşa edilen yapı Neoklasik üslup olarak, İstiklal Caddesi ile Alyon Sokağı birbirine bağlar ve bir cephesi İstiklal caddesinde yer alırken iki taraflı yerleştirilmiş dükkanlarla önce geçidin üstü açık sonra kapatıldığı düşünülen plan tipi olarak lineer bir plan oluşturmaktadır. İstiklal Caddesinde yer alan cephenin neoklasik üslupta beş katlı kargir yapının ilk üç kat boyunca yükselen çıkması yer alırken aynı zamanda cephede pilastr, sütünce ve frizler yer almaktadır. Yapı 2011 yılınca İstiklal Caddesi cephesi korunarak yeniden inşa edilmiştir. Günümüzde yapı üst katlar da dahil bir ayakkabı mağazası olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
1905 yılında Mabeynci Ragıp Paşa tarafından Osmanlı’nın hüküm sürdüğü üç kıtanın adını vererek yaptırdığı pasajlardan biridir. Yapı Küçük Parmakkapı Sokak ve Büyük Parmakkapı arasında İstiklal Caddesi’ne açılan bir geçit oluşturmaktadır. Büyük Parmakkapı Sokak’a açılan ön cephesi neoklasik üslup etkisi görülmektedir. Altı kattan oluşan yapı dar bir sokağa açılan girişte dükkanların yer aldığı bir yapıdır. Avlulu plan tipi olan pasajın 60 dairelik tek bir apartman olarak dönemin en büyük yapısı olan Afrika Han’ın girişidir. Yapıda 1920’de 2 Müslüman, 3 Musevi, 7 Ermeni, 11 Levanten, 24 Rum ailenin oturduğu pasajın avlusunda ise mahalle esnafının sık sık toplandığı bilinmektedir (Üsdiken,1999). Günümüzde yapı kullanılmamaktadır.
Bilgi Notu
Halep Pasajı günümüz Yeşilçam Sokağı’na geçidi kullanılmayan İstiklal Caddesi üzerinde yer alan 1885 yılında Halepli Mr. Hacar tarafından yaptırılan pasajın mimari bilinmemektedir. Pasajın içerisinde yer alan tiyatro 1886 yılında Roman adlı bir usta tarafından yapılmıştır (Cezar,1992). Yapının arka kısmına sonradan ahşap olarak inşa edilen pasajla giriş çıkış sağlanan Pera Sirki) Cirque de Pera) binanın ününü sağlamıştır. Tiyatro ve opera da oynatılabilmesi için 1899 yılında yapıda değişiklikler yapılmıştır. 1904’te gerçekleşen yangındna sonra Mimar Campanaki’nin buraya ilk tiyatro formunu vermiştir. 1906 ‘da tiyatronun adı ‘Varyete Tiyatrosu’ olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde adı ‘Fransız Tiyatrosu’ bilinse de 1941 yılında ‘Ses Sinema ve Tiyatrosu ’adını alır. 1963 yılında onarımdan geçirilerek ‘Dormen Tiyatrosu’ olarak kullanılan salon, 1972 yılında tamamen sinema salonuna dönüşse de 1989’da Ferhan Şensoy tarafından tamamen restore edilerek günümüz halini alır. Bu restorasyondan önce 1894 yılında pasaj sahipleri Süreyya Paşa’nın torunları kat karşılığında anlaşılan firma ile ön cephesi korunarak bina yıkılmış ve betonarme bir İşhanı yapılmıştır. 1986 yılında Ekim ayında tamamlanan yapı Yeşilçam Sokağı’na bakan parselinde birleşmesi ile beraber iki uçtaki blok ortada iki katlı dükkân sıralarından oluşan pasajla birleşir. Buradan iki dükkânın kiralanarak giriş verilmesi ile pasaja bağlanılır. Aynı yıl 350 koltuklu Beyoğlu Sineması’nın hizmete girmesi ile burası Beyoğlu için kültürel ve sanatsal yaşamına katkıda bulunan bir alan halini almaktadır (Durudoğan,1994). Günümüzde pasajdan geçişi bulunan son hali ise ‘Ses Sinema ve Tiyatrosu’ olan yapı halini almıştır. İstiklal Caddesi cephesinde orta aksta, iki yanında küçük ikişer penceresi olan zemin ve birinci kat boyunca devam eden üzeri dairesel kemerli giriş kapısı ve kapının üzerinde yine yanlarında simetrik ikişer adet profilli kemerli giriş kapısı ve kapının üzerinde yine yanlarında simetrik ikişer adet profilli kemerli pencereleri bulunan ve iki kat boyunca devam eden çıkması bulunmaktadır. Çıkma dördüncü katta sonlanmakta ve üzeri balkon olarak kullanılmaktadır. Her katında ayrı tip bezemelerin kullanıldığı Neo-Rönesans cephenin en dikkat çeken yönü ikinci kat pencerelerinin üstündeki kemerli alınlıklara yerleştirilmiş insan başı kabartmalar ve floral bezemeler ile çıkmanın üzerindeki armadır
Bilgi Notu
Yapı 1840 yılında Passage Oriental (Şark Aynalı Pasaj) olarak faaliyet göstermiştir. İstanbul’un en eski tiyatrolarından Fransız Tiyatrosu bu parselde yer almaktadır(Üsdiken 1991).1862 yılında Cristal Tiyatrosu açılmış ve 1906 yılına kadar faaliyet göstermiştir. Salon İtalyan opera planından esinlenilerek yapıldığı bir at nalı formunda altı katlı olan yapı her katında sekizer kişilik toplamda yirmi altı loca yer almaktadır. Geniş parteri bulunan kabartma altın ve nar rengi kadife ile dekore edilmiştir(And,1994).1922 yılında mülkiyeti Said Adapazarlı ’ya geçen yapının mimari bilinmemektedir. Türkiye’nin ilk betonarme yapılarından biridir. Yapı hem pasaj hem de Elhamra sineması olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Sinema salonu Mimar Jean Barborini tarafından tasarlanmış olup, yirmi bir locası, yüz meşin koltuğu, ikiyüz balkon koltuğu ve bir orkestrası bulunmaktaydı. Elhamra sinemasının popülerliğinin Atatürk’ün bu salonda film izlemesidir. Atatürk 3.12.1930 tarihinde Kız kardeşi Makbule Hanım, Afet İnan, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve yaverleri ile birlikte ‘Ankara Belgeseli’ ve ‘Batı Cephesinde Bir şey yok’ filmlerini bu salonda izler. 23.02.1932 tarihinde ise ‘Kongre Eğleniyor’ operetini izler(Alper,2015). Türkiye’nin 1930’lu yıllarda siyasi, kültürel ve ekonomik yapısında ciddi değişikliklere gidildi ve bu tarihlerde yabancı isimleri olan sinemaların Türkçe isimle değiştirilmesi gerçekleşir.1936 yılında Elhamra Sinema ismi de ‘Sakarya Sineması’ olarak değiştirilir.1941 de tekrardan Elhamra ismine dönülür. Salon 1962 yılında tiyatroya dönüştürülür(Gökmen,1989). 1999 yılında geçirdiği yangın sonucunda tamamen yok olur(Atalay,1999).Günümüzde sinema işlevini kaybeden yapı, pasaj olarak faaliyet göstermektedir.
Bilgi Notu
Passage Oriental (Şark Aynalı Pasaj)- Crystal Tiyatrosu yıkılıyor ve Elhamra Pasajı yapılıyor.
Bilgi Notu
Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir role sahip olan tiyatro 19 yüzyılda İstanbul’da batılı tiyatro anlayışını tanıtan Ermeni sanatçılar, Türk izleyicisini sahneye çekmişlerdir. ‘‘Asya Kumpanyası’’ ve ‘‘Naum Tiyatrosu’’ Güllü Agop tarafından tiyatro süreci desteklenmiştir. İki dilli oyunlar oynatılmıştır. Bu etkileşim , çok kültürlü bir tiyatro ortamı oluşturmaktadır.
Bilgi Notu
Beyoğlu’nda ismini işletmecisi olan Mihail Naum’dan almaktadır. Suriye’den İstanbul’a yerleşmiş katolikı bir aile sahibi Tütüncü Hoca Mihail Efendidir. 1831 yıılında gerçekleşen yangında yanan konut, günümüzde Galatasaray Lisesi’nin karşısındaki arazisinde ip cambazlarına kiraya vermiştir. Bosco isminde İtalyan Tanzimat’tan sonra İstanbul’a gelmiş ve 1840 yılında Galatasaray Lisesi’nin ahşap bir tiyatro binası yaptırmıştır. Bu yapıda hokkabazlık, sihirbazlık gibi kendi mesleği olan etkinlikler düzenleyen Bosco’dur. İtalyan sanatkarlar tarafından 1841-1844 yıllarında bu sahnede operalar da oynamıştır. Bu sahnede çok fazla İtalyan sanatçılar çalışmıştır. Bu sebeple Naum Tiyatrosunun bir diğer adı da İtalyan Tiyatrosu’dur (And,1994,syf:52) Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz Tazimat Döneminde tiyatro seyretmeye bu sahne gelmişlerdir. Bu sahnede gerçekleştirilen İtalyan operalar hem İstanbul hem de Avrupa’nın nadir kültür merkezi arasında yer almıştır. Yapının planı üç ana bölümden oluşmakta olup, cadde üzerinde kolonadlı bir giriş yer almakta olup kare formunda bir fuayesi, at nalı formunda üç katlı localardan oluşan parter ve sahne kısmı yer almaktadır. Giriş alanı iki kat cephesi aksiyal ve simetrik bir tarz ile düzenlenmiş ve orta aksta yuvarlak kemerli üçlü aralıklara yer verilmiştir ve sahne, parter kısmı dört kat yüksekliğindedir. İyonik başlıklı dört kolonu taşıyıcı olarak kullanılan giriş galerisi yer almaktadır.Birinci kat cephesinde her iki yanda söveli ve alınlıklı dikdörtgen pencereler ve prizmatik tabanlara oturan Korint başlıklı plasterlar kullanılmıştır. Diğer katlar yani ikici ve üçüncü katlar sade bir düzendedir. Yapının taşıyıcıları ahşaptır. Yapı bir yangın geçirdi ve 1846 yılında tekrar inşa edildi.1849 yılında Théatre Italien Naum adını aldı ancak 1870 yılındaki Beyoğlu’nda gerçekleşen yangında bir kere daha yanarak yıkıldı (And,1994,syf:52). Bu yangın ile birbirlerini rahip olarak gören Fatih ilçesinde yer alan Gedikpaşa Tiyatrosu Türkçe tiyatrosunun gelişimini hızlandırmıştır. Mali durumu güçlü bulunan Rus bankerlerden Hristaki Zografos Efendi yanan ve yıkılan Naum Tiyatrosu’nun yerini satın almıştır. Cleanthy Zanno Rum mimar inşa edilecek yapının projelerini çizerek çarşı ve apartman olarak yapı inşa edilir. 24 dükkân ve 18 lüks daire 1876 yılında Paris tarzında düzenlenmiş bir pasaj olarak inşa edilir. Pasaja ‘Hristaki Pasajı’, binaya ‘Cite de Pera’ adı verilmiştir.
Bilgi Notu
Yapının özgün hali ahşaptır. Girişi Halep Pasajı’nın içindendir. 1899’da bazı değişiklikler yapılmıştır. Tavan yükseltilmiş ve pencereler açılmıştır. 1904’te geçirdiği yangın sonucu hasar görmüştür ve yerine bugünkü bina yapılmıştır. Sahne boyutu 9,60 x 6,90 metredir. Parter ise 19,40 metre uzunluğundadır. Salonun toplam yüksekliği 7.55 metredir. Fuayenin iki tarafından localara ve balkonlara çıkış verilmiştir. Günümüzde ışık odasının olduğu yerde eskiden padişah locası bulunmaktaydı. Halep pasajı arkasında yer alan boşlukta Mimar Campanaki tarafından yapılmış ahşap binadır. Bu yapının benzeri Dünya da sadece 10 tanedir. Pasajın içinden geçerek salona ulaşılmaktadır. Önce bu yapı Cirque d Pera (Pera Sirki) hizmet vermiş. Daha sonra mimari değişiklikler yapılarak sirki opera ve tiyatro mekanına dönüştürmüşlerdir. 1889 yılında yapının tavanı yükseltilip, geniş pencereler açılmıştır. ''Dev Sinematograf'' sistemi bu mekânda film gösterimleri gerçekleşmiştir. ''Eldorado''- ''Verdi Tiyatrosu'' ve ''Odeon Tiyatrosu'' adlarını almıştır. ''Eclair Sineması'' ve ''Şık Sineması'' olarak kullanılmıştır. 1911 yılında ''İdeal Sineması'', 1915'de '' Royal Sineması, 1920 'de Varyete Tiyatrosu olarak hizmet vermiştir. Varyete tiyatrosu birçok ülkeden, özellikle de Fransa ve Yunanistan'dan gelen sanatçılara ve eserlerine ev sahipliği yaptı. 'Fransız Sineması' olarak 1929 'da hizmet vermiştir.1942’de Tepebaşı’ndan buraya taşınan Ses Sineması’ndan almıştır. Toplamda 87 yıl tiyatro olarak kullanılmıştır. Ses Tiyatrosu’nun önemli özelliklerinden biri, bir asrı aşkın süre boyunca ayakta kalmış olmasının yanında, Hünkâr locası bulunan çok az sayıda tarihi binadan biri de olmasıdır. Ses Tiyatrosu bu açıdan dünyadaki 8 örnekten biri olarak kabul edilmektedir. 1962 senesinde Haldun Dormen tiyatroyu devralmıştır ve sahneye kendi adını vermiştir. Yapı Dormen Tiyatrosu’na dönüştürülmeden önce, alt kattaki arka localar yıkılıp, iç fuaye de salona eklendiğinden akustik yok olmuştu. Süslü ve altın yaldız olması gereken kabartmalar pembe bir badanayla örtülmüştü. Koltukların durumu ise çok kötüydü. Haldun Dormen burayı kiralayarak onarmıştır. 1972 yılında Dormen Tiyatrosu'nun kapanışı ile birlikte, salon sinemaya çevrilmiştir. (Akçura, 1994, s.539) Salonun yeniden tiyatroya dönüştürülmesi ise 1989 yılında Ferhan Şensoy Orta Oyuncular topluluğunun kiralaması ile gerçekleşmiştir. Ferhan Şensoy aslına uygun bir restorasyon uygulamıştır. Tiyatroya Halep çarşısı içinden girilebilmesi için, çarşıdan iki dükkân kiralanarak buradaki eski kapı yeniden açılmıştır. Artık yıkılma noktasına gelen çatı yeniden yapılmış, tüm koltuklar ve localar kadifeyle kaplanmıştır (Akçura, 1994, s. 539).
Bilgi Notu
1955 yılında kurulmuştur. Muammer Karaca Tiyatrosu, 1959'da dağılmış, bir yıl sonra yeniden kurulmuştur. Özel tiyatrolara kiralanan bir tiyatro binası olarak Türk tiyatrosuna hizmet etmeyi sürdürmektedir. Türkiye’nin ikinci özel tiyatrosu olarak perdelerini açmıştır. Daha sonra Şehir Tiyatrolarına devredilmiştir. Kapasitesi 386 kişiliktir. Tiyatroda Muammer Karaca'nın kendi mizacına uygun, güncel politik olayları yergi üslubu içinde ele alan, zaman zaman doğaçlamaya dayalı vodviller, komediler oynanmıştır. Yapının kulisinin ve akustik yapısının iyi olduğu söylenmektedir.
Bilgi Notu
Büyük Pera Yangını (1870) sonrası Köçeoğlu ailesi tarafından (Banker Agop Köçeyan) dört katlı kışlık konut olarak kullanmak üzere yapı yapılır. İstiklal Caddesi tarafında yer alan cephe neo-rönesans üslubun izlerini yansıtır. İstiklal Caddesi cephesi olan yapı 1848 yılında tadilat geçirir ve diğer sokağa bakan tarafa üç katlı kâgir başka bir blok eklenmiştir. Bu blok Atlas sineması olarak kullanılmıştır. Birbirine bağlanan yapı lineer plan tipli koridoru ile geçit hissi uyandırsa da pasaj olarak kullanılmıştır. Pasajın dükkânlarında oldukça lüks hediyelik eşyalar satılmış. Pasaj tiyatro ve sinemanın giriş çıkışları ile sona ermekteydi. 1947 yılında açılan Sinema 1700 kişiyi ağırlamakta ve sinemaya parter, parter localara ayrı kapılardan girildiğinde balkon ve yan balkonlara merdiven olarak çıkıldığından bahsedilmektedir. (Üsdiken,1999).1951 yılında Atlas pasajının asma katında kurulan tiyatro, Muhsin Ertuğrul tarafından kurulmuştur. İstanbul’un o dönemlerde yeni entellektüel takımın kullandığı pasajın sol tarafında yer alan Kulis Avrupai anlamında bir bar yer almaktaydı (Cezar,1991). 1980'li yıllarda yapı antikacılar çarşısına dönüşerek sinema bölümü günümüzde Atlas Sineması olarak kullanılmaktadır.
Bilgi Notu
1955 yılında Muammer Karaca tarafından kurulan sahne Mimar Perran Doğancı inşa etmiştir.483 kişi hizmet veren tiyatro1973 yılına kadar Muammer Karaca perde açmıştır. Karaca 1978 yılında vefat etmiştir.1978 yılında İstanbul Sular İdaresi’ne mülkiyeti geçince farklı amaçlar için kullanılmıştır.1988 yılında tekrardan tiyatro olarak faaliyet göstermiştir.1989-2012 arasında Dostlar Tiyatrosu olarak faaliyet göstermiştir.2012 yılında kapanmıştır.
Bilgi Notu
1957 yılında kurulan tiyatro, Lale sinemasının yanında yer alan Ertem Sanat Galerisi tiyatro haline getirilerek faaliyeti sürdürmüştür.
Bilgi Notu
İstanbul Beyoğlu’nda Yazar Orhan Kemal anısına üç katlı bir yapıda Orhan Kemal Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Müze de Ara Güler tarafından çekilmiş yaklaşım 70 kadar fotoğrafı, aile fotoğraflarının ilk baskıları, hakkında yazılan tezler, makaleler, özel mektuplar, daktilo, özel eşyaları yer almaktadır. Yapıda kitaplık ve İkbal Kahvesi yer almaktadır.
Bilgi Notu
Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuğun bir aşk romanı yazdığı ve aynı zamanda kendisinin yaptırdığı bir müzedir. Bir aşk romanı olarak 1974-2000’lerin arasında biri zengin, diğeri orta halli iki aile arasında geçmişe dönük hatıralar, anılar ile 1950- 2000 arası İstanbul hayatından bahsetmektedir. Müzede, yazdığı romanda, bahse kahramanların kullandığı kıyafetler vitrinlerde sergilenmektedir. Roman 2008 yılında yayınlanmış, 2012 yılında ise müze açılmıştır.
Bilgi Notu
Büyük Pera Yangını (1870) sonrası Köçeoğlu ailesi tarafından (Banker Agop Köçeyan) dört katlı kışlık konut olarak kullanmak üzere yapı yapılır. İstiklal Caddesi tarafında yer alan cephe neo-rönesans üslubun izlerini yansıtır. İstiklal Caddesi cephesi olan yapı 1848 yılında tadilat geçirir ve diğer sokağa bakan tarafa üç katlı kâgir başka bir blok eklenmiştir. Bu blok Atlas sineması olarak kullanılmıştır. Birbirine bağlanan yapı lineer plan tipli koridoru ile geçit hissi uyandırsa da pasaj olarak kullanılmıştır. Pasajın dükkânlarında oldukça lüks hediyelik eşyalar satılmış. Pasaj tiyatro ve sinemanın giriş çıkışları ile sona ermekteydi. İstanbul’un o dönemlerde yeni entelektüel takımın kullandığı pasajın sol tarafında yer alan Kulis Avrupai anlamında bir bar yer almaktaydı (Cezar,1991). Sinema 1700 kişiyi ağırlamakta ve sinemaya parter, parter localara ayrı kapılardan girildiğinde balkon ve yan balkonlara merdiven olarak çıkıldığından bahsedilmektedir (Üsdiken, 1999). 1980'li yıllarda yapı antikacılar çarşısına dönüşerek sinema bölümü günümüzde Atlas Sineması olarak kullanılmaktadır"
Bilgi Notu
Leonides Adamopoulos ve N.Aperghis tarafından 1891 yılında inşa ettirilen otelin Mimarı Guglielmo Semperini’dir. 18. Yüzyılda Avrupa’da bir turizm modası başlar ve İngilizler, İsveçler ve Riviyera’ları görmek için gezilere başlarlar, bu ülkelerde onlar için açılan oteller yer alırken İngiliz isimlerinin verilmesi ile bilirler. Bu amaçla bu tarihlerde Beyoğlu’nda bu uygulama için bu otelin adı Büyük Londra Oteli olarak inşa edilmiştir. Yapı zemin artı dört kat olarak inşa edilmiştir. Katlar simetrik, bat cephesinden ana kapıya ulaşılır dikdörtgen planlı ve büyük avlusu bulunur. Bu avlunun çevresine yerleştirilmiş dikdörtgen planlı odalar yer almaktadır. Her odanın kendi içerisinde ıslak hacimli mekanları ve odası olmak üzere iki bölümden odalar oluşmaktadır. Giriş kapısından itibaren ‘L’ düzenine sahip olan yapı, ortada yer alan avludan dikdörtgen avlunun merkezinden katlar arasındaki geçişleri sağlayan asansör yer almaktadır. Otelde heykeller, pencereler, pencere alınlıkları, plasterler ve balkonları gösterişli batı cephesi dışındaki cepheler sağır olarak tasarlanmıştır. Batı cephesi, Roma ve Antik Yunan Mimarisi ’ne Rönesans ve Neoklasik dönemlerde yeniden ele alınarak tasarlanmıştır. Batı cephesi simetrik üç bölümden oluşan dikey, beş ana bölümden oluşan yatay düzenlemenin kesişmesi sonucu oluşmaktadır. Cephede kare, dikdörtgen gibi geometriler kullanılarak bir düzenlemenin yapıldığı görülmektedir. Yapının zemin katında yuvarlak kemerlerin oturduğu plasterler arasında ikiz pencere düzeni, tam orta akstaki iki sütun üzerine düz profilli atkıya sahip giriş bölümünden oluşmaktadır. Pencerelerin kemer ve söve taşlarının rüstik bir düzende ele alınması Neoklasik üslubun Antik gelenekten ve Rönesans geleneğinden alındığı bir örgü sisteminin kullanıldığı görülmektedir. Pencerenin kilit noktalarında ise ağızlarındaki natural çiçek motiflerinden oluşması, çelenkleri taşıyan aslanlar, nazarlık ve tılsım amaçlı olarak Neoklasik üslubun İstanbul’daki figürlü örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Giriş açıklığın ikili sütunları ise Antik geleneğin, iyon tarzıdır. Diğerleri dor ve Korint başlıklı sütunlardır. Burada yer alan sütunlar Rönesans ve Neoklasik dönemi vurgularken, Antik Yunan ve Roma mimari sütunlarının tekrar yorumlandığı görülmektedir."
Bilgi Notu
Mimar Alexandre Vallaury tarafından 1896 yılında yapılan otelde Neoklasik üslup hakimdir. İki bodrum katı olmak üzere yapı dokuz katlıdır. Saray dışında ilk defa musluğundan sıcak su akan ve asansörü bulunan ilk yapı özelliğindedir. Art Nouveau tarzında asansörü bulunmaktadır. Merdivenlerinde beyaz mermer kullanılmıştır. 1914-1918 yılları arasında I. Dünya Savaşı ile beraber Alman subayların kaldığı bir otel olarak bilinmektedir. Orient Express otelin önemli bir kaynağı olmuştur. I. Dünya Savaşında Fransa-Osmanlı farklı askeri cephelerde bulunduğu için otel bu süreçte zor durumda kalmıştır.15 Aralık 1917 tarihinde Mustafa Kemal Anafartalar kahramanı olarak Çanakkale Savaşı’ndan sonra Pera Palas otelinde kalmaya başlar. 1917 yılından Almanya’ya gidip gelir. Bu süreçte otelin birçok odası işgal subaylarına ayrılmıştır. 1923 Cumhuriyetin ilanı ile beraber otel Maliye Bakanlığına bağlanır. Atatürk’ün kaldığı oda da müze haline getirilmiştir (101 numaralı oda). Agatha Christie’nin Orient Expres’te Cinayet kitabını yayınlamıştır. Otelde Agatha isimli bir lokanta yer almaktadır. 411 numaralı odada kalmıştır. 1 Aralık 2012 yılında Maçka Konaklama ve Otel Hizmetleri A.Ş.’ye devredilmiştir"
Bilgi Notu
İstiklal Caddesi üzerinde Çiçek Pasajı ile Solakzade Sokak arasında yer alan Mimar Alexander Vallaury tarafından otel olarak inşa edilmiştir. Bu alan otel olmadan önce Üç Horan isimli Ermeni Kilisesi vakfına ait vakfa gelir getirmesi amaçlı 1884 yılında tiyatro salonu inşa edilmiştir (Ermeni Tiyatrosu- Şark Tiyatrosu:1883-1892). Sekiz yıl tiyatro yapısı olarak kullanılan yapı yanmıştır ve yerine 1897 yılında otel yapısı inşa edilmiştir. Neoklasik Üslupta tasarlanan yapı Pera Palas’tan sonra bölge de ikinci büyük otel olma özelliğini taşımaktadır. Geniş açıklıklı vitrinleri olan, üstü cam yelpaze formunda alınlıklı kapısı bulunan, asansörlü, kaloriferli bir oteldir. Zemin katta kapıdan girildikten sonra sağ tarafta resepsiyon sol tarafta merdiven ve asansör bulunmakta ve merdivenin yanında ise ana salon giriş kapısından sonra iki salon bulunmaktadır. Bu salonlardan sağ tarafta olan salon nişan, kokteyl gibi etkinliklerin yapıldığı salon olarak kullanıldığı bilinmektedir. Diğer salon ise yemek salonu, kahve salonu olarak kullanılmıştır (Aykut, 1994). Otel, 1945 yılında devredilmiş ve bir süre Konak Otel olarak faaliyet göstermiş ve 1961 yılında tadilat yapılarak pasaj olarak kullanıma açılmıştır (Kazanç, 2002). Günümüzde ise pasaj olarak faaliyet gösteren yapı oldukça bakımsızdır.
1914 yılında yapı inşa edilmiştir.
1914 yılında yapı inşa edilmiştir. Yapının yerinde daha önce Hacı Hristo’nun yönettiği Yunan- Fransız Lisesi yer almaktadır. Daha sonra Mimarı Giolio Mongeri tarafından ilk defa sinema yapısı olarak tasarlanan bina Cine Magic olarak 1920’de faaliyete başlamıştır. Bu mekânda orkestra eşliğinde sessiz filmler izlenilmiştir. Sarıcazade Ragıp Paşa sinemanın ilk sahibidir. Magic Sineması ‘Doğunun en büyük ve en lüks salonu’ olarak ifade edilmiştir.[1] Yapı Türk Sineması 1944, Yeni Taksim Sineması 1946, Venüs Sineması 1964 yıllarında farklı isimlerle faaliyet göstermiştir.
1914 yılında yapı inşa edilmiştir.
1914 yılında yapı inşa edilmiştir. Yapının yerinde daha önce Hacı Hristo’nun yönettiği Yunan- Fransız Lisesi yer almaktadır. Daha sonra Mimarı Giolio Mongeri tarafından ilk defa sinema yapısı olarak tasarlanan bina Cine Magic olarak 1920’de faaliyete başlamıştır. Bu mekânda orkestra eşliğinde sessiz filmler izlenilmiştir. Sarıcazade Ragıp Paşa sinemanın ilk sahibidir. Magic Sineması ‘Doğunun en büyük ve en lüks salonu’ olarak ifade edilmiştir.[1] Yapı Türk Sineması 1944, Yeni Taksim Sineması 1946, Venüs Sineması 1964 yıllarında farklı isimlerle faaliyet göstermiştir.
Bilgi Notu
İstanbul Beyoğlu ilçesinde 1910 yılında yapılan tarihi apartman, Saint Antuan Kilisesinin yanında yer almaktadır. Daha önce Abbas Halim Paşa tarafından kışlık konak olarak kullanılan yapı bir dönem Trocadero Tiyatrosu faaliyet göstermiştir. 1910 yılında yapılan yapı İstanbul’un ilk betonarme yapılarından biri özelliğini taşımaktadır. Art Nouveau tarzında inşa edilen yapı zeminde dükkanlar olmak üzere 6 kattan oluşmaktadır. Mevcut yapıya daha sonra 2 kat daha ilave edilmiştir. Yapıya daha sonra asansör eklenmiştir. Dış cephesinde kesme taş malzeme kullanılarak cephe heykelleri yer almaktadır. Ön cephesinde balkonlar yer alırken ilk katta geniş pencereler tasarlanmıştır. Yapı birçok kişiye ev sahipliği yapmıştır. 16.06.1936 tarihinde Türkiye’ye dönen Türk şairi Mehmet Akif Ersoy görevinden dolayı bu binanın bir dairesinde vefatına kadar yaklaşık on yıl yaşamıştır. Türk şair Mithat Cemal Kuntay bu binada yaşamış ve vefat etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dişçisi Musevi asıllı Sami Günzberg’in muayenehanesi Mısır Apartmanını kullanmıştır. Ayrıca Mısır Apartmanı moda ve dikimevleri de yer almıştır. Günümüzde ise restoran, sanat galerileri, lokaller ve çalışma ofislerinin yer aldığı yapı olarak kullanılmaktadır. Yapının dördüncü katında “Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi” 12 Mart 2021 tarihinde açılmıştır.